Dün, dünyada ilk kez, emperyalizm ve kapitalizme karşı, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının vermiş olduğu Kurtuluş Savaşının, zaferle sonuçlanmasından sonra, ilan ettiği Cumhuriyeti hep birlikte kutladık.
Tüm ilçelerimizde, bu Bayram coşku ile kutlandı.
Törenler, yapıldı.
Törenlerde, konuşmalar oldu.
Bir gün öncesi de, Rum tarafında, Yunanistan’ın “ Ohi “ günü münasebeti ile bir tören yapıldı.
Yer gök, masmavi.
Yunan bayraklarından geçilmiyordu.
Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı, güneyde attı tuttu.
Sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin, asıl olduğunu. İki bölgeli, iki kesimli bir çözümün istenip istenmediğini, Rum tarafındaki Temsilciler Meclisinin karar vereceğini, garantilerin, Türk Askerinin ve “ yerleşiklerin” adadan gitmesini, yeniden pratiğe geçirecek eylemlerin içerisine yakında gireceklerini açıkladı.
Sayın Bakan, bir görüşme masasının olduğundan, ya habersiz.
Ya da, bu görüşme masasını “ sırf görüşme olsun “ diye mi nitelendiriliyor?
11 Şubat 2014 mutabakatında olmayan, sözcükleri telaffuz etmeye devam ediyorlar.
Adamlar, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, yama olmamızın hayalinden vaz geçmiş değiller.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve Sayın Büyükelçi Kanbay’ın konuşmalarını dinledik.
Sayın Akıncı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün bir vecizesini hatırlattı ve hem güneye, hem de kuzeye gönderme yaptı.
Ayni vecizeyi Sayın Büyükelçi Kanbay da kullandı ve o da göndermede bulundu.
O vecize, şu idi:
“ Yurtta Barış .”
“ Dünyada Barış .”
Büyük kurtarıcı ve Türkiye’nin Mimarı, Aziz Atatürk’ün çok vecizeleri vardır.
Atatürk “ YURTTA BARIŞ” .” DÜNYADA BARIŞ “ vecizesinden önce, bu barışı sağlamak için, söylediği vecize şuydu:
“ YA İSTİKLAL. YA ÖLÜM .”
Anadolu’ya barışı getiren, bu vecizenin söyleminden sonraki, İstiklal Savaşıdır.
Türk Halkı barışa kavuşmuşsa “ Ya istiklal. Ya ölüm” vecizesinin gereğini yerine getirdiği için, barışa kavuşmuştur.
Bizler de, on bir yıl, can vererek, kan akıtarak, özgürlüğümüze kavuşarak, adaya barış gelmesini sağladık.
15 Kasım’da, bir devlet kurduk.
Dünyanın dört bir yanından, ambargolara tabii olduk.
Fakat yaşam hakkımızdan, ödün vermedik.
Özgür ve Egemen bir Devlet çatımız var.
Globalleşen dünyada, kapitalizm, hortlayarak, halkları, sömürü çarkının içerisinde biçmeye, devam etmektedir.
Vahşiliğini, globalleşme aldatmacası adı altında, sürdürmeye devam etmektedir.
AB de bu hortlayan kapitalizmin, globalleşmiş bir türü.
Girenler, bin pişman.
Bu global yapıdan, medet umanlar hüsrana uğradılar.
Karşı tarafın, manevralarına, daha ne kadar, dayanma gücümüz kalacak?
Parametrelerin dışına çıkıp, yeni yeni parametreler ortaya koyan
bu yüzsüzlere karşı da, bizim alternatif önerimiz olarak, iki devletli bir çözüm teklifi, ne zaman sunulacak?
Bunun zamanı, gelmedi mi ?