Akıncı : 'Çok Kültürlülük Kıbrıs sorununun çözümüne esas teşkil edecek'

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın, Kıbrıs’ta varılacak çözümün temel esasının çok kültürlülüğe dayalı olacağını ifade etmesi, ister istemez, beş asırdan beri Kıbrıs'ın siyasal, etnik ve dini gen haritasına kök salmış, Türk ve Rum Halklarından oluşan ve bu iki millete dayalı çift Toplumlu Devlet kavramından uzaklaşmayı gündeme getirmektedir.

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın, Kıbrıs’ta varılacak çözümün temel esasının çok kültürlülüğe dayalı olacağını ifade etmesi, ister istemez, beş asırdan beri Kıbrıs'ın siyasal, etnik ve dini gen haritasına kök salmış, Türk ve Rum Halklarından oluşan ve bu iki millete dayalı çift Toplumlu Devlet kavramından uzaklaşmayı gündeme getirmektedir.
İki toplumluluk, iki kesimlilik, iki eşit siyasi kimlik, iki eşit kurucu Devlet ve iki eşit Halkın ayrı ayrı kaderini tayin etme hakları ve nihayet iki ayrı egemenlikten neşet edecek Kıbrıs Federal Devlet esasları 1975 den beri Kıbrıs’ta çözüm esaslarının temelini oluşturmuştur. Buna rağmen ve aradan 40 yıl sonra ,Rum Kanadının, amaçlanan ortak Federal Devletin Helen egemenliğinde inşa edilme ısrar ve gayreti ve bu ısrarı her alanda daha büyük bir hırs ve inançla devam ettirmesi, ibret vericidir. Bu gerçekler ışığında ve Sayın Akıncı’nın nöbetinde, güvenliğimizin temeli iki kesimli, iki toplumlu, iki devletli Federal Çözüm esaslarının, bu kez, AB müktesebatı hükümlerine kurban edilmek istenmesi, düşündürücü ve kaygı vericidir. Oysa bu esasların gerekli derogasyonlarla birincil hukuk altında pek ala güvence altına alınabilir ve bunun emsalleri mevcuttur.
Unutulmamalıdır ki,1960 Uluslararası Antlaşmaları ile vücut bulan Kıbrıs Cumhuriyetinin temeli Türk ve Rum Halklarının eşit siyasal kimliğine ve çift ulusluluğa dayanmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyetin karakteri ve Kıbrıs Devletinin yapısı, Türk ve Rum olmak üzere çift etnisiteli bir yapıdır. Egemenliğin asli sahibi ve asli kurucu unsuru Kıbrıs Türk Halkı ile Kıbrıs Rum Halkıdır ve her iki Halkın eşit ve ayrı Self- Determinasyon veya Kendi Kaderini tayin etme hakkı Uluslararası Antlaşmalarla tescil edilmiştir. Cumhuriyetin Anayasal temelinde çift egemenlik yatmaktadır. Devletin işleyişinde her iki Topluma tanınan karşılıklı eşit veto hakları çift egemenliğin teminatıdır.
Rum- Yunan Kanadının, Kıbrıs Cumhuriyetinin çift uluslu, çift toplumlu yapısını, silahlı saldırılarla, zulüm ve baskılarla, her türlü siyasal, ekonomik ve kültürel ambargolarla ortadan kaldırma teşebbüsleri yenilgiye uğramıştır. 1963 den beri devam etmekte olan bu saldırılar kaçınılmaz olarak,1974 den bu yana Kıbrıs’ta iki ayrı Devlet, iki ayrı egemenlik ve iki ayrı demokrasi gerçeğini bir Dünya gerçeği olarak uluslararası gündeme getirmiştir. Esasen bu gerçek 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, çift toplumlu, çift uluslu, çift egemenliğe dayalı jenerik formatının ve jenerik yapısının zorunlu olarak iki devletli, iki kesimli bir Kıbrıs coğrafyasında yeniden tesis edilmesinden ibarettir. Kalıcılı Barış ,ancak bu temel gerçekler ışığında mümkün olabilir. Hal böyleyken, özellikle KKTC topraklarında sözde ' çok etnisiteli, çok kültürlü' yeni bir format ve yeni bir düzenlemeyi öngörmek, KKTC de derin Toplumsal travmaları, asla bitmeyecek toplumlararası sürtüşme ve uyuşmazlıkları beraberinde getirecektir. Toplumsal Çatışmaların fay hatları maalesef sadece KKTC topraklarında inşa edilmek istenmektedir. Üç nesil insanımızın maruz kaldığı bunca acı ve gözyaşı yetmezmiş gibi güven ve huzurumuz da tehdit altına sokulmakta ve Rumların insaf ve icazetine teslim edilmektedir.
Varoluşumuzun güvencesi 1960,İttifak ve Garanti Antlaşmalarının lağvedilmesini ısrarla talep eden bir Rum- Yunan cephesi ile karşı karşıyayız. KKTC’nin egemenliğini, demografik, etnik ve iki kesimli coğrafi güvenliğini yerle bir edecek ve geçmişte mutabakata varılmış global tazminat yerine, bireysel mülkiyet hakkına öncelik tanıyan bir süreçle karşı karşıyayız.
AB muktesabatında, yeni üyelerin stratejik varlığı ve toprak güvenliği, birincil hukuk altında (Derogasyonlarla) geçici ve kalıcı önleyici hükümlerle korunabilirken ve bunun emsal ve örnekleri mevcut iken, Kıbrıs Türk Halkından söz konusu güvencelerin esirgenmesi asla kabul edilebilir bir husus değildir!
Sayın Cumhurbaşkanımızın 'çok kültürlü modern bir Devlet' yaratma heyecanı elbette Kıbrıs Türkünün ırkçı olmayan ve gerek Rumlar gerekse Maronit ve Ermeni azınlıkları ile her zaman barış içinde olmuş geleneğimizden kaynaklanmaktadır. Ne var ki sorun azınlık unsurlarla ilgili değildir. Kıbrıs Türkünün, Ortak Devletin Rumlara eşit ağırlıkta ve kurucu ana unsur olarak tarihi ve anayasal haklarından mahrum edilip azınlık statüsüne indirgeme ve silah zoru ile kazanılamayan Helen Egemenliği idealini görüşme masasında sağlama gayretlerinden kaynaklanmaktadır. Helen egemenliğine girmektense ölmeyi tercih ettiğimizi asırlardır göstermemize rağmen bu ısrarın devamı Kıbrıs'ı yeniden bir harbe sürükleyeceği açıktır. Sayın Akıncı iki kesimli, iki Devletli GÜVENLİ bir çözümü yeni çatışmalara ve yeni savaşlara tercih etmelidir.
Bu haber 773 defa okunmuştur

:

:

:

: