Genç kuşak pek bilmiyor. Öğrenmek isteyenleri de çok az.
1 Nisan 1955, Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların kaderlerinin değiştiği tarihtir.
İngiliz Sömürge idaresine karşı Kıbrıs Rum toplumunun ikinci kez baş kaldırdığı gündür. İlk isyan 1931’de Vali Konağı’na Rum saldırıları ve Vali’nin sarayını ateşe verişi ile gerçekleşmişti. İsyanın ileri gelen papazları ve bazıları tutuklanmış, isyan bastırılmış ve idam edilenler de olmuştu.
Megali İdea (Büyük ideal ve büyük hedef) Helen olduklarını iddia eden Rumlar’ın ve Yunanlılar’ın Akdeniz’deki bütün adaları ele geçirme hayali idi. Bu rüyaları kısmen gerçekleşince, yani Rodos’u, Girit’i ve Oniki adaları, (Dodeka nisi), nerede ise Türkiye’nin kara suları içinde bulunan ve taş atılsa üzerlerine düşecek kara parçalarını da, kendi topraklarına ekleyince gözlerini Büyük Ada (megali nisi) Kıbrıs’a çevirdiler.
İngilizler’den adayı istediler. İngiliz vermeyince tehditler başlattılar. Silahlı başkaldırıya geçeceklerini öğrenen İngilizler kendilerine adanın idaresini vermeyi ancak “şimdilik” Yunanistan’a ilhakı reddetti. Rumlar, İngilizin iki güzel önerisini reddetti. Plebisit yaptı ve çıkan sonucu Rum halkının iradesi olarak İngilizlere ve BM’ye duyurdu. Kıbrıs Rumları “ENOSİS”- Yunanistanla birleşmek istiyordu.
Olmayınca, “bağımsızlık mücadelesi” adı altında şiddet hareketine başvurdular. 1 Nisan 1955’de adanın birçok yerinde bombalar patlatıldı ve bildiriler dağıtıldı. EOKA- Elen Kıbrıslı savaşcılar- İngilize karşı savaşmaya ve adayı kurtarıp Yunanistan’a bağlama harekatını başlatmıştı. Diğenis kod ismi (Yorgo Grivas), EOKA-ENOSİS-ELLAS ile birlikte duvarlara, direklere, yollara, her tarafa kocaman harflerle yazıldı. Mavi renklerle sloganlar etrafı doldurdu.
EOKA tetikcileri İngiliz polislerini ve askerlerini şehir ortalarında kurşunlarken bir yandan da değişik yerlerde bombalar patlatıldı, pusular kuruldu, polis karakolları basıldı. Terör adayı sarmıştı. Sıranın Kıbrıslı Türklere geleceği belliydi... Neden mi? Türkler ENOSİS yolunda en büyük engeldi.
Bunları meraksız, ilgisiz gençlerimiz öğrensin diye kaleme aldım. Evet. Neden? Yanıt hazır. İngiliz idaresi Türkler’den oluşan ödenekli polis birlikleri ve komando takımları kurdu, Rumun karşısına dikti. EOKA’cıların peşine taktı. İşte o zaman EOKA’cıların ilk hedefi polis Nihat oldu. İki EOKA’cıyı yakalamak üzere olan Nihat’ı acımasızca kurşunladılar. Ardından başka Kıbrıslı Türk polisleri de...
Ve Türkler de misillemeye geçti. Rumlar Türkleri, Türkler de Rumları pusuya düşürüp, yol kesip, kaçırtıp öldürmeye başladı. İngiliz aradan çekildi ve Türk Rum çarpışmaları başladı. Rumlar hem İngiliz’le hem Türklerle çarpıştı. Adamız parçalandı. Birçok köyden Kıbrıslı Türkler kaçtı ve daha salim Türk kantonlarında yaşamaya başladı... Çok kan döküldü, çok can kaybedildi. 103 köyden Kıbrıslı Türkler başka yerlere sürüldü... Ve..... Kara çete, Volkan, 15 Eylül hareketi, daha sonra TMT, EOKA’ya karşı direndi, Rumun boyunduruğu altına girilmedi.
Türkiye ile Yunanistan – biri adayı ilhak etmek, diğeri de TAKSİM etmek için Kıbrıs’taki uzantılarına, yani Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlara yardıma koştu. EOKA’nın başı Başpiskopos Makarios sürüldüğü Seyşel Adalarından geri getirildi ve EOKA’cılar faaliyetlerini durdurdu. Zürih ve Londra’da İngiliz, Yunan ve Türk siyasi liderleri toplantılar yaptıktan sonra Kıbrıs’a bağımsızlığı ve iki topluma da idaresi verildi. (16 Ağustos 1960) Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Bu bir empoze çözümdü. Nitekim, Makarios Londra’dan adaya döner dönmez ilan etti, “Bu, bir geçici anlaşmadır. ENOSİSe sıçrama tahtasıdır. EOKA kahramanlarının hedefi gerçekleşinceye kadar mücadele sürecektir. Şu anda mümkün olanı aldık”.
Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyeti o nedenle ancak 1963’ün 21 Aralık gününe kadar yaşatıldı. Rum’a güvenmeyen Kıbrıslı Türkler bekledikleri Rum saldırıları ile karşılaştı ve çatışmalar, adamızın daha da parçalanmasına neden oldu. Rumlar Cumhuriyeti silah zoru ile ele geçirdi, Türkler de kendi gettolarında, kantonlarında kendi kendilerini yönetmeye ve savunmaya başladı..Ta 1974 Temuz ayına kadar. Yunanistanın ve adadki EOKA “B” nin Makariosa karşı silahlı darbesine kadar..
İşte dün, Güneyde yapılan anma ve kutlama törenleri Rumların ENOSİS mücadelesinin başlangıç tarihini hetırlatmak ve Rum gençlerine “davamız daha bitmedi. Mücadeleye devam” sinyali vermek içindi.
Bence, Rum halkı anma ve kutlama yerine matem ilan etmeliydi.