Sevgili okurlar.
Dünyada, o kadar önemli olaylar var ki bu olaylar, oldukları tarihlerde olmak üzere. Her yıl, kutlanmakta ve anılmaktadır.
Bugün, yazımda, iki yıldönümünü işleyeceğim.
Birisi, Dünya Basın Günü.
Diğeri de, 1995 ‘ te Bosna Hersek’te, Sırplar tarafından, Srebseniska’da yapılan soykırımı, işlemeye karar verdim.
Denilebilir ki, Soykırımla, Basın Gününün ne alakası olabilir?
Alaka büyük, değerli okurlar.
Avrupa’nın göbeğinde, Müslüman oldukları için, reva görülen ve dünyadan saklanmaya ve örtbas edilmeye çalışılan soykırımın. Dünya kamuoyunun bilgisine, ekranlardan, evlere getirilmesine aracı olan ve bu uğurda, her türlü tehlikeyi ve özveriyi göze alan, basın çalışanları ile mümkün olmuştur.
Sırbistan’ın gösterdiği ve yönlendirdiği katilleri, 1995 ‘ te Yugoslavya’nın Batılı Emperyal güçleri ile çöktürülmesinden sonra. Srebreniska’da kalan ve kaderlerine terk edilen Müslüman Bosnalılar. BMBG olarak, Hollandalı askerlerin koruyuculuğuna teslim edilmişlerdi.
Bu Hollandalı Barış Gücü Komutanı kentte, Müslümanların elinde olan savunmaya yönelik silahları toplatmış. Müslüman halk, tamamı ile Hollandalı Barış Gücünün insafına bırakılmıştı.
Sırp Askerlerin, kentteki, silahlı tacizlerinin, artarak devam etmesi sonucunda. Hollandalı Barış Gücüne teslim edilen silahlarını, geri isteyen Müslüman Halkın talebi, reddedildi. Barış Gücü Komutanı Fransız Generalden aldıkları emirle, BM askerleri. Bir gece kenti, ansızın terk etmişler ve Müslüman Boşnakları, Sırp canilerin eline teslim etmişlerdi.
Bu teslim edilişin, Hollandalı Komutana verilen bir hediye sayesinde yapıldığı da, tüm dünyaya videolardan gösterilmişti.
10.000 Müslüman Boşnak, bir gecede katledildi. Kimlik tespitlerinin önüne geçmek için de, Sırp Kasaplarından biri olan Radko Mladiç’in emri ile cesetler küçük parçalara kesilerek Kremetorium ‘ da yakılmış. Toplu mezarlara gömülmüştü.
5 gün süren bu katliam ve soykırıma, Avrupa Devletlerinin sessiz kalarak, ses çıkarmamasının sırrının hala daha çözülememesi, düşündürücü olsa gerek.
Değerli okurlar, işte bu sessiz sedasız yapılan soykırımı, aynı zamanda sessiz sedasız izleyen Avrupa’nın, bu tavrını ortaya çıkaran.
Basın olmuştur. Medya olmuştur.
Hala daha günümüze değin Bosna’da, Müslüman toplu mezarları bulunmakta. Bu da, basın ve radyoda çalışan büyük gayret ve öz veri gösteren basın emekçileri sayesinde, olmuş ve olmaktadır.
Basın, kamuoyunun gözü kulağıdır.
Bunu sağlamak için, birçok basın mensubu canından olmuştur.
Bunlardan biri de, Adem Yavuz’dur.
Adem Yavuzlar gibi, halka gerçek haber vermek için canından olan.
Gerek yerli, gerek yabancı, birçok basın mensubu vardır.
Toplu mezarlar, bizde de ne yazık ki yapılmıştır.
Birçok ırkdaşımız, Rum ve Yunanlıların katletmesi sonucu.
Toplu mezarlara gömülmüştür.
Biz de, Srebreniska’da olduğu sayıda olmasa bile, nerede ise her ailede, bir şehit ve bir kayıp mevcuttur.
Biz, Kıbrıslı Türkler olarak, Boşnak Müslümanlarından daha çok şanslıyız!
Bizim, bir Anavatanımız var.
Onlar, Avrupa’nın ortasında yapayalnız. Öksüz ve yetim.
Aradaki, çok önemli fark bu.
Son Crans Montana’daki Rum tavrı da göstermiştir ki , ileride Rumların ve Yunanlıların ikinci bir Srebreniska ve 1963 “Kanlı Noel’inin” tamamlanma girişimlerine. Sn. Cumhurbaşkanımız ve Garantör Anavatanımızın Temsilcileri, geçit vermemiştir.
Soykırıma uğrayan tüm Boşnak Müslümanlara, Tanrıdan Rahmet diler.
Kamuoyuna sağlıklı haber ulaştırmaya çalışırken, canından olan tüm Basın mensuplarını da, saygı ile anıyorum...