Olaylar, genellikle insanlar üzerinde, iyi izler bırakır diye, bir intiba var .
Bu intiba, genellikle, yaygın olarak, herkesin belleğinde bulunmaktadır .
Bu yazacağım olay, ne yazık ki, iyi izler bırakma bir yana , geride acı dolu İntibalar, göz yaşı ve kan bırakmıştır .
Bundan, tam 43 yıl önce .
Adanın, Yunanistan’a bağlanması sonucunu doğuracak olan, Yunanistan’ın, ada üzerindeki askeri darbesinin . Türkiye’nin, akdi anlaşmalara dayanarak, Adaya yapmış olduğu müdahale ile, önlendiğini, hepimiz biliyoruz .
Adanın, her tarafındaki Türklere saldıran, Rum ve Yunanlıların . Sayıca üstün ve orantısız bir şekilde, silah ve mühimmatları karşısında. Bir çok Türk bölgesi , çeşitli olumsuz nedenlerden dolayı, silahlarını, BM Barış Gücüne teslim ederek . Onların, garantisi altına girmişlerdi .
Baf’ta da, ayni şekilde , üstün düşman gücü karşısında, tükenen ve arkası gelmeyen mühimmat nedeni ile, Baf’taki Komutanlık . Barış Gücünün telkini ve Baf’taki tüm Türklerin, hayat garantilerinin de sağlanacağı sözü ve vaadi ile. Barış Gücü askerlerine, silahları teslim etmişlerdi .
Barış Gücü olarak , üç Avusturyalı BM Barış Gücüne bağlı polis ekibinin . BM Teşkilatı adına verdikleri söz üzerine. Baf’taki silahlar ,
bir envanterle , Barış Gücünün bu görevlilerine, teslim edildi .
Verilen sözde , Rumların Türk semtine girmeyecekleri de, vardı .
Çıkarmanın genişlemesi ve Türk uçaklarının, Batı Akdeniz’e kadar gelerek , Rum hücumbotlarını bombalamasından. BM Barış Gücü
yetkililerinin, Baf’taki Türk yetkililere verdikleri söze ve “biz sizin can güvenliğinizin kefiliyiz “ demelerine ve güvence vermelerine rağmen. Rum ve Yunan askerleri, Türk semtine girerek, sağa sola ateş etmeye başladılar .
BM ‘in üç Avusturya’lı görevlisi , Türk semtinin işgalini ve Rumların gelişi güzel ateş açmalarını seyretmekten başka, bir şey yapmadılar .
Yapamazlardı.
Gelen kuvvete karşı durmak ve engellemek için, o oranda güçleri yoktu .
Ateşkes sonucu, taraflar, Cenevre’ye giderek. Cenevre Konferansına katıldılar .
30 Temmuzda, Konferans sona erdi . Çıkan karar, Adada iki otonom idarenin olması idi .
Türk ve Rum, Otonomileri .
İşgal edilen Türk bölgelerinin, boşaltılması .
İşte bu Konferansla, işgal edilen Türk bölgeleri, boşaltıldı .
Abluka, devam etti .
8 Ağustosta, İkinci Cenevre Konferansı, başladı .
Birinci Cenevre Konferansında alınan kararları, uygulamayan , katliamlara devam eden, Rum tutumu karşısında. 14 Ağustosta, İkinci harekat başladı .
İşte, Baf’ta, ne olmuşsa, bu harekatın başlaması ile oldu .
Rum ve Yunan askerleri , Türk semtine, dört koldan girmeye ve içlerinde buldukları Türklere, çoluk çocuk ayrımı yapmadan, ateş etmeye başladılar .
Baf Türk’üne, yaşam garantisi veren BM ‘ler Barış Gücünün üç Avusturyalı polisi ise. Land Rover içerisinde, olanlara seyirci kaldılar.
Sadece izlediler .
Bunun aynısını, bilahare Bosna’da, 1990 ‘lı yıllarda yaşadık .
Baf Türk’ü, nereden geldiğini bilmediği kurşunların, arasında kaldı .
İşin en acı yanı ise, BM ‘ ler Barış Gücüne teslim edilen Türk silahları ile, Baf Türk’ünü katlettiler .
Dün, Birinci Cenevre Konferansının, 43’ üncü yıldönümünde. Baf’ta yaşadıklarımızı, bir sinema şeridi gibi, beynimin beyaz perdesinde, tekrar gördüm ve yaşadım .
Çöken, 49 yıllık, Kıbrıs müzakerelerinden sonra .
Yapılması gereken !
Belki, tanınma , istenebilir .
Fakat, bu zaman alır .
2003 ‘ e kadar, TC ‘nin, AB’nin Güneyi, tek taraflı AB’ye alması durumundaki Kıbrıs politikaları :
KKTC’nin, Türkiye ile, Konfederasyon çatısı altında, yeni bir siyasal oluşumdu .
Bunu, tekrar gündeme getirmenin, zamanı değil mi ?
Belki de, zaman geçmek üzere .
Ne dersiniz ?