Maymun iştahlı olmak belki de en kötü huydur... Bu iştah, kişilerin kendilerine münhasır özgürlüğünü serbest bırakmayan ve doyumsuzluğu giden yolda ayağına bağ olan tek olumsuz şeydir... İştah, yemek yeme isteği dışında her türlü istek ve arzunun tarifi gibidir... Devamlı arkadaş değiştiren, etrafındakileri beğenmeyen, alayvari davranan kişileri de bu gruba koymak doğrumu bilmiyorum ama kanaatimce doğrudur... Belki de maymunun doyumsuz davranışlarındaki bir olay buna sebebiyet vermiştir... Evet, tam da öyle bir yakıştırma okudum... Maymunun yakalanması için kurulan tuzak nedir bilinmiyordum, öğrendim.
Tuzak hazırlaması, maymuna özel yapılmaktadır... Nasıl mı? Bildiğiniz Hindistan cevizi oyulur, bir ağaca iple bağlanır. İçine tatlı bir yiyecek konur. Bu oyuk sadece maymunun elini içerisine sokacak büyüklüktedir... Yiyeceği Hindistan cevizi içinden almaya çalışan maymun oradan elini dışarıya çıkaramaz, çünkü elinde oraya konan yiyecek şişkinliği vardır... Maymunun iştahı kabarmıştır, yiyeceğini bırakmamak adına yumruk haline gelmiş eli ile bu oyuktan çıkması olanaksızdır... Bitmez tükenmez arzu ve isteği ile maymun yakayı ele vermiş ve yakalanmıştır... Yakalanmasına sebep ise açgözlülük sebebiyle elindeki yiyeceği bırakmamasıdır. Yiyeceğe olan tamahı onu esir edendir. Tutsak olmuştur. Özgürlüğünü hissiyatının kurbanı etmiştir... Böyle bir tutsaklıktan kurtulan maymun ise çok az sayıdadır... Çoğu kez zihindeki duygulara ve arzulara yenik düşmenin sebebi işte bu bağımlılıktan vazgeçememenin dayanılmaz zorluğu ve ağırlığıdır...
Özgürlüğe bedel olsa dahi, tutsaklık bir huy olarak insanların üzerinde taşıdığı en büyük yüktür. Bir diğer tanımı ihtirasıdır... Tüketimde sınır tanınmayanlar, günümüzde cebindeki paraya dikkat edenleri, elektrik parası fazla gelmesin diye evde devamlı ışıkları kapatanı, telefonda uzun konuşmamak adına dikkatli olan kişileri her nedense cimri gözüyle görüyor... Ama Diğer taraftan, en pahalı sigarayı dertten içiyorum diyerek sağlığını düşünmeden paket sayısını artıranlar, lüzumsuz her şey için harcama yapıp hiç kıyafetim yok, kalmamış deyip fazlasıyla alanlar, modanın her adımını takip zor olsa da yapıp kendisine yakıştıranlar, nihayetinde bildiğimiz dolapların alınan eşyaları sığmayacağı anlaşıldığından evlerde yeni konsept metrekaresi oldukça büyük dolap odası yaptıranların, evlerinin genelde 30-35 metre karesi devamlı kullanım alanı olurken evlerinin her alanını kullanmadan gece gündüz mutfağında oturup televizyon seyredenlerin daha mutlu olduklarını duyuyoruz ama onun var benim de olsun modundan kurtulamıyoruz...
Eskinin nohut oda, bakla sofa, ev hayallerinin kalmadığı o küçük evlere dolan ve taşan sevginin bu günkü evleri dolduramadığını görüyoruz... Üzülüyoruz... Gereksiz tüketim ekonomik sıkıntıları beraberinde getirirken böylesine bitmek tükenmek bitmeyen iştahın, maalesef kişilerin huzurunu zedelediğini de işitiyoruz... Vakit daha geç olmadan bütün bunların farkında olmak ve elimizdekiler ile yetinerek daha fazlasının omuzlarımızdaki esaret olduğunu, anladığımız gün göreceğiz ki, gözümüze her şey daha bir başka görünecek ve mutluluğa giden yol bu olacaktır... Yeter ki siyasette olsun, sosyal yaşantıda olsun ve en önemlisi ekonomik durumla ilgili olsun herkes haddini ve duracağı yeri bilsin.