Değerli okurlar.
Kıbrıs konusunda, yine yan çizmeye başladık.
“Görüşmeler bitti. Masa berhava oldu. İş, yeni nesillere kaldı” derken.
Pusuya yatıp.
Güneydeki seçim sonuçlarını, beklemeye başladık.
Pekala.
Beklesek, ne olur?
BMGS ‘nin, iyi misyon çerçevesinde yürüttüğü müzakerelerin. Crant Montana’daki Rum Yunan ikilisinin tavrı nedeni ile hazırlamış olduğu rapor sureti. Her zaman olduğu gibi, Güney’e sızdırılıp oradan, muhtemel olacak raporu, öğreniyoruz.
Rapor, her zamanki gibi, ne suya ne sabuna dokunmuyor.
Dünya alem biliyor ki, masanın alabora olmasının müsebbibi, Rum ve Yunanistan.
Karşı tarafın durumunda, biz olsa idik.
Rapor, bu şekilde mi olurdu?
Lugatlarda suçlayıcı kelime kalmazdı, bizi suçlamak için.
Görüşmelerin, bir anlaşmaya varılmadan karşı tarafın tavrı ile sona erdiğini açıklayan Guterres.
Raporunda, buna hiç değinmiyor.
Her zaman olduğu gibi, karşı taraf yine himaye görüyor.
Gördürülüyor.
Birleşmiş Milletler Teşkilatının, getirildiği yanlı tutum bu.
Guterres raporunda, dikkatimi çeken en önemli husus.
BMGS’liği, tarafların karar vermesi üzerine, kalınan yerden görüşmelere devam edileceğinin, raporda yer alması.
Aynı parametrelerde ve aynı formatta.
Bu ise karşı tarafın.
Hakemsiz ve takvimsiz, görüşmeleri sürdürmesi tezine yağ bal sürmüyor mu?
Raporun, bir bölümünde:
“Crans Montana’da ortaya çıkan, stratejik anlaşmayı, tamamlama için, BM ‘lerin yardıma hazır olduğunu, teyit ederim.”
Diğer yandan, Anastasiadis’in yaptığı açıklamada ise. Aynı sürecin tekrarlanacağını ve masaya yarım kalınan yerden, devam edileceğine dair sarf ettiği sözler. Gutarres’in raporu ile örtüşmekte olup kafaları karıştırmaktadır.
KKTC ‘de, olası bir yeni süreç için, belirsizlik ve makamlar arasındaki açıklamalardaki çelişkiler. Ayrı bir anomaliyi de, beraberinde getirmektedir.
Karşı taraf.
Görüşmeleri tıkayan ve masayı, berhava eden tezlerinden, vaz geçmiş değiller.
Aksine, daha da keskinleştiler.
BMGK’ de, BM ‘ in tümü de, biliyor ki Kıbrıs müzakerelerinin bu parametrelerde sonlanacağı mümkün değil.
Fakat, bu komediyi oynamaya, devam ediyorlar.
Kıbrıs konusuna, en iyi teşhisi ve çözüm önerisini sunan eski İngiliz Dışişleri Bakanı Jack Straw oldu.
Adam. Kıbrıs’ta gidilecek köyün minarelerini el aleme gösterdi.
Bu konuda, dünyaya mesaj da verdi.
Adam, gayet açık konuştu.
Önerisi, Güney’e de belki bir baskı unsuru olur.
Straw. Adanın, ikiye bölünmesini ve KKTC ‘nin uluslararası camia tarafından tanınmasını da istedi.
Eski Bakan.
Bir anlamda da.
Kıbrıs’ta, gidilecek köyün minarelerini, gösterdi mi ne?
Sn. Nami, Filelefteros gazetesine verdiği demecinin bir yerinde, aynen şunu söylüyor:
“Rum yönetimi Başkanı Anastasiadis, masada olan çözüm anlaşmasını, almadı” dedi.
Tabii, bu çözüm anlaşmasını, masaya koyan, Türk tarafı.
Acaba, bu masada olan çözüm anlaşmasının içeriğinde, neler var?
Olası, tekrar bir süreçte, bu çözüm anlaşması, masada olmaya devam edecek mi?
Karşı tarafın, görüşmelerin aynı süreçle devamından yana olmaları da düşündürücü olsa gerek.
Karşı taraf.
Net ve kararlı.
Bizde ise , yalpalamaya devam.
Bu yalpalanma.
Nereye kadar?