Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi'ni kapsayan emirname krizinde bölgenin belediye başkanları da isyan bayrağını çekince İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, sosyal medyadan bir açıklama yaptı.
Hazırlanan emlrname taslağıyla ilgili söylenenin aksine başkanlara daha önce bilgi verildiğini ve kendilerinin olay patlayıncaya kadar bir itirazda bulunmadığını söyledi.
Oyda belediye başkanları tam tersini söylüyor, kendilerine hiçbir bilgi verilmediğini ifade ediyordu. Kısaca biri bizim gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyor.
Aslında bunlar hep teferruat. Meselenin özü bu değil. Sayın Bakan, bu emirnamenin de geçici olduğunu 2019 sonuna kadar yeni imar planının yürürlükte olacağını söylüyor. Amaçlarının vatandaşın menfaatini ve çevreyi korumak olduğunu kaydediyor.
Peki sorarım size bu emirname çıkarsa bir yıl boyunca imar planı çıkana kadar bölgede kimse taş taş üstüne koyar mı?
Yeni istihdam alanları açılır mı?
Bölgede gelişme tamamen durmaz mı?
Lokomotif denen inşaat sektörünün kapısına tamamen kilit vurulmaz mı?
Sayın İçişleri Bakanı Baybars dün açıklamasını, 'Tarihimize, kültürümüze, çevremize sahip çıkacak, koruyarak gelişen, üreterek büyüyen, dünya ile bütünleşen, insanların yaşamaktan, iş yapmaktan mutlu olduğu bir ülkeyi yaratacağız' diye bitirmiş.
Tarihimize kültürümüze sahip çıkmaya kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. Ancak 'gelişen, üreterek büyüyen ve dünya ile bütünleşen' bir ülke temennileriyle ilgili ciddi şüphelerim var.
Çünkü Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi'nin böyle bir emirnameyle gelişeceğine, üreterek büyüyeceğine zerre kadar inanmıyorum.
'İnsanları iş yapmaktan mutlu olacağı bir ülke yaratmayı' hedeflediklerini söyleyen Sayın Bakan'ın şunu bilmesi lazım.
Böyle bir emirname ile bırakın yatırımcının mutlu olmasını, insanları bu ülkeye geldiğine geleceğine pişman edersiniz.
Çünkü yatırımcı önce güven ve istikrar ister. Emirnamelerle bir gecede alınan kararlar insanların bu ülkeye yatırım yapma arzusunu bitirir.
Diğer yandan Şehir Plancıları Odası Başkanı Merter Refikoglu'nun, İskele için söyledikleri hepimizi şaşkına çevirmiştir.
İskele ilçesinin nüfusu 8 bin civarlarındayken 30 bin üstünde nüfusu barındırabilecek kapasitede konut üretimi olduğunu ifade eden Refikoğlu, 'Bununla sahip olduğunuz nüfusunuzun 4 katı yabancı getirilmeye çalışılıyor' diye şikayette bulunuyor.
Sorarım size biz ne zamandır yabancıların bu ülkeye gelip yerleşmesinden, mal mülk almasından, yatırım yapmasından rahatsız olur hale geldik?
Hemen yanıbaşımızda Güney'de Rumlar, ülkeye gelsinler yatırım yapsınlar diye bu kişilere vatandaşlık bile veriyor.
Keza Türkiye'de de yatırım yapanlara binbir türlü teşvik, destek var.
Peki her fırsatta gelişmekten kalkınmaktan söz eden bizim idarecilerimiz bunun nasıl olacağını düşünüyor. Bu işin birinci anahtarı yabancı yatırımcı değil mi?
Biz Kıbrıs'a daha çok yabancı yatırımcı çekmek için çaba göstereceğimize, gelen yabancılara engel çıkarmak, 'sayınız çok oldu' diye şikayet etmekle meşgulüz.
Üstelik bunları yapan da şehirlerimizi planlaması için görev üstlenen kişiler.
Olacak iş değil. Bu ülkede iş yaşamı gittikçe yokuşa sürülüyor. Bu böyle devam ettirilemez. Gerçi şurası da bir gerçek. Deveye sormuşlar, neren eğri? Nerem doğru ki diye yanıt vermiş. KKTC'de de işler biraz bu hale gelmeye başladı. Ama bu kervan böyle gitmez. Böyle biline...