Astarı yüzünden pahalı

“Gazetecilik bir bisiklet kazasıyla, bir uygarlığın çöküşünü birbirinden ayıramayan bir olaydır.” Diyenler mutlaka o günün şartlarından bahsederken geleceğe ışık tutanlardır. Gazetecinin, bulunduğu yerde mutlaka bir hareket vardır.

“Gazetecilik bir bisiklet kazasıyla, bir uygarlığın çöküşünü birbirinden ayıramayan bir olaydır.” Diyenler mutlaka o günün şartlarından bahsederken geleceğe ışık tutanlardır. Gazetecinin, bulunduğu yerde mutlaka bir hareket vardır. Geçenlerde Mağusada yaşanan bir olay bir bakan ile Basın-Sen’i karşı karşıya getirmiş ve Sayın İçişleri Bakanı Facebook hesabı üzerinden bir açıklama yapma mecburiyeti duymuştur. “Dün akşam, Maraş-Der’in davetlisi olarak Maraşlılarla Maraş’ın geleceği ve imar planlarını konuştuk. Toplantımız, herkesin saygı çerçevesinde fikirlerini söylediği, sorunların masaya yatırıldığı ve olumlu eleştirilerin de yapıldığı çok güzel bir ortamda gerçekleşti. Tüm fikileri alarak Maraş bölgesinin gelişimi için gerekeni yapmaya devam edeceğiz. Maraş-Der’in davetine ve yapılan katkılara çok teşekkür ediyorum. Öte yandan, basın mensuplarını kovduğuma ilişkin yapılan haberin de doğru olmadığını, toplantıyı düzenleyen Maraş-Der’in ve bizlerin basına herhangi bir davet yapmadığını, toplantının basına kapalı yapılacağını söylediğimizi ve dilerlerse toplantı bitiminde açıklama ve fotoğraf alabileceklerini ifade ettik. Ülkemizde basın emekçisi olabilmenin ne denli zorluklar içerdiğini bilen biri olarak, basın ve haber alma özgürlüğüne her daim saygı duyduğumu ve sahip çıkacağımı belirtirim. Özgür basına her daim hepimizin ihtiyacı vardır. Fakat dün akşam yaşananların basın özgürlüğü ile ilgisi pek yoktur. Tek yapılan, basına kapalı olan toplantının, basına kapalı olduğunu oraya gelen iki basın mensubuna bildirmek olmuştur. Kamuoyuna saygı ile duyurur bu vesileyle herkesi selamlarım.” Diyerek noktaladığı beyanı ile iki kişiye yani basın mensuplarına toplantıyı izlemelerine izin vermediklerini duyurmuştur. Toplum yararına konuşulacak bir meselede niye “basına kapalıdır” noktası anlaşılır bir izahat değildir. Sayın Baybars ayrıca açıklamasında kendi tabiri ile “basın mensuplarını “kovduğuma “ dair” diye cümle içerisinde kullandığı üslup kanaatimce hiç de hoş olmamıştır. Elbette Sayın Bakanların yazdıkları cümleleri düzeltecek halimiz yoktur. Bilinmesi gereken gerçek ise her halükarda bütün olarak siyasilerin sinir kontrollerinin, her zaman ve her koşulda olması gerektiğidir. Basın mensuplarına, hele de kenti ilgilendiren bir konusu olan böyle bir toplantıda engel koymanın hiç de gereği yoktu. Bir hata yapılmıştır bu olayın kamu oyunda tasvibi olmadığı gibi “Basın Emekçileri” nezdinde de kabulü mümkün olmadığını yaptıkları açıklamalardan okuyanlarız. Halbuki temiz toplum, temiz siyaset, şeffaf yönetim, anlayışı olan siyasi bir partinin iktidarda yer alan bir bakanının, basın mensuplarını, toplantının yapılacağı yerden çıkarması veya çıkardırılmasına zemin hazırlaması kanaatimizce olumlu bir davranış olmamıştır. Dileriz her iki taraf da anlayış çerçevesinde bu nahoş hadisede üzerlerine düşen hassasiyeti gösterir ve sonuç istenilen seviyeye gelir. Özür dilemek de bilindiği üzere karşılıklı olduğu müddet ehemmiyet kazanır. Meselenin özünde mutlaka anlayış kazanacaktır. Bilinmesi gereken ise her olayda her haberin doğruluğu nispetinde değer kazandığıdır. Bu gün Türkiye Lefkoşa Büyükelçisi Sayın Ali Murat Başçeri’nin “Basın Resepsiyonu” vardır. Sayın Büyükelçi ile basın mensupların bir araya geleceği böylesine bir birlikteliğin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde önemi oldukça büyüktür. İcabet edeceğimiz bu resepsiyonun kamu oyuna yansıması mutlaka ses getirecek olandır. Bir vesile; Sayın Büyükelçiye görevinde yeniden başarılar dileriz.


Bu haber 1753 defa okunmuştur

:

:

:

: