Türkiye’nin, ikinci sondaj gemisini de Kıbrıs açıklarına göndererek sondaj hazırlıklarına başlaması. Dünyayı idare ettiklerini sanan sözde süper güçlerin paçalarını tutuşturdu .
Esas paçaları tutuşan, bunlara arkalarını dayayan Güney ve Yunanistan’dır .
Güney, yeni bir umut kaynağı bulmuş gibi .
Yunanistan’daki genel seçimlerden sonra, iktidara gelen yeni Demokrasi Partisinin genç lideri Miçotakis . Güneyin yeni umut kaynağı oldu.
Ayağının tozu ile ilk açıklamasını yaptı .
AB, yaptırım uygulasın .
Bu açıklama, Güneydeki umutları nasıl etkiler bilemem .
Bunu zaman gösterecek .
AB , devamlı Türkiye’ye uyarıcı açıklamalarda bulunuyor .
Son olarak .
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Avrupa Birliği Başkan Yrd. Federica Mogherini . Türkiye’nin bu faaliyetlerinin, yasa dışı olduğunu ve bundan AB’nin endişe duyduğunu açıkladı .
Bu bayana, ancak şu söylenebilir .
2004 Annan Referandumunda , Kıbrıs Türk halkına ve Türkiye’ye AB’ın vermiş olduğu söz ve vaatleri unutmuşsa. AB ‘nin arşivini açarak okumasını salık veririm .
Dün, bu açıklamanın hemen arkasından, Rusya Dışişleri Bakanlığının da bir açıklaması geldi .
Bakanlık , Türkiye’nin ikinci sondaj gemisini Kıbrıs açıklarına göndermesi karşısında , yaptığı açıklamada . Kıbrıs’ın egemenliğine saygı duyulmasını istedi . Bu gibi faaliyetlerin, Kıbrıs müzakere sürecini olumsuz etkilemesinden de endişe duyulduğu açıklandı .
Rusya’nın açıklamasında, Kıbrıs geçiyor . Kıbrıs Cumhuriyeti ibaresi yok .
Kıbrıs’ta şu an iki ayrı egemen devlet var ve ikisi de coğrafya olarak Kıbrıs’ı temsil ediyor .
Rusya, GK’nin bir üyesi . İkinci Dünya Savaşından bu yana, galip ülkeler ile dünyayı kendine yontarak yönetiyor . Rusya , Kırım’da kırdığı cevizlerin hesabını versin de sonra Türkiye’den hesap sorsun .
KKTC’nin Dışişleri Bakanlığı , AB açıklamasına anında yanıt verdi .
AB ‘nin Kıbrıs’a bakış açısını, at gözlüğü bakış açısına benzeterek . AB, Güneyle birlikte, Kıbrıs Türk halkının haklarını, gasp eder bir niteliğe ve eyleme dönüştürdüğü için, ağır bir şekilde eleştirilmiştir .
Yazıyı yazarken, Cumhurbaşkanlığından, bu konuda her hangi bir açıklama gelmemişti .
Ekonomik Formlarda konuşmak isteyen Cumhurbaşkanımızın . Bu konularda da konuşması ve gereken cevabı vermesi gerekmez mi ?
Sn . Cumhurbaşkanımızın, Güneyde Türklere yapılan insanlık dışı muameleler karşısında sessiz kalması da Kıbrıs Türk halkının tepkisine neden olmaktadır .
Telefonlarla ilgili, BM temsilcisi ayrı ayrı görüşecek .
Telefonlar devreye girdi . O oranda da güven arttı .
Telefonların her iki tarafta da çalışması . Güven artırıcı önlemlerin bir parçası değil mi ?
Yahu, bu güven artırıcı önlemler, uygulanmasına uygulanıyor .
Fakat ters orantılı bir şeyler oluyor .
O oranda, Rum tarafında . Türklere karşı ırkçı eylemler artıyor .
Türklerin Rumlara bakış açısında, çok büyük güven bunalımı doğuyor .
Bu önlemler, güveni artırmak için yapılıyor .
Fakat güven her geçen gün sarsılmakta . Güneydekilerin bakış açısı düşmanca tavırlara dönüşmekte .
Yapılan eylemler karşısında, Güneyin polisi hiçbir şey yapmıyor.
Başsavcılık , işlem yapmıyor . Çünkü bunları yapanlar, başsavcıya göre, kendi davalarına hizmet veren vatanseverlerdir .
Kıbrıs sorunu çatal bir yolun sonuna gelmiştir .
Aslında bu 1963 yılında, Rumlar tarafından bu duruma getirilmişti.
Müşterek Kıbrıs Cumhuriyetini . Müştereklikten çıkararak, Adanın tek hakimine soyunmuşlardı .
Bu soyunma, TMT granitine toslamış ve adayı bölmüştür .
50 yıldır. Görüşmeler yapılıyor .
50 yıllık statükodan güney yararlandı .
Hala daha yararlanmak istiyor .
Kıbrıs’ta gerçek çözümü, 1964 ‘te İnönü ile görüşen, o zamanın Cumhurbaşkanı Charles De Gol söylemişti . “ Adada iki millete dayanan halk var . Çözüm iki ayrı devlete dayanmalıdır .”
Şu anda fiili olarak iki devlet var .
Federasyonu, güney öldürdüğüne göre .
Neyi bekliyoruz ?