Neriman Cahit

Kıbrıs Türk Edebiyatının sağlam kalemlerinden biridir Neriman Cahit…

Kıbrıs Türk Edebiyatının sağlam kalemlerinden biridir Neriman Cahit… Hem yürekli kadın duruşu, eğitimci kişiliği, hem de düşündüklerini cesurca dillendirmesi, onun farklı bir yerde olmasını sağlamıştır. Neriman Cahit, 1937 yılında Girne’ye bağlı Pınarbaşı (Kırnı) köyünde doğar. O zor yıllarda, erkekler bile okutulamazken, o inatla tüm olanaksız koşullara karşın okur; öğretmen kolejinden mezun olur. HALA SAKLI DURUR Çok fakir geçti çocukluğum… cicili bicili entarim oyuncak bebeğim olmadı… hele yemiş alacak param hiç olmadı… bir gün çocukluğum özlemle fırladı gitti ben de yetiştim ardından O, beni itti, emrine uydum, ve kocaman, bir elmalı şeker çaldım bakkaldan… kimse görmedi ama yine de bir türlü yiyemedim onu, hala saklı durur o çocukluğumun ilkokul önlüğünün cebinde… (Sıkıntıya Vurulan Düğüm, 1988) Kendisiyle yapılan söyleşilerde, o günlerin zor koşullarını bir masal gibi anlatır. Bugünün koşullarında kendisini bulamayanlara içerler adeta. Elbette son derece haklıdır. 1955 yılından bugüne sürekli edebiyat yaşamının içindedir. Şiir ve düz yazıları uzun yıllar takma ad ile yayınlanmıştır. Şiir ve düz yazıları GENÇLİK, BEŞPARMAK ve NACAK dergilerinde yer almıştır. Şiirlerinde Akdeniz’i, Akdenizli olmayı dillendirir kendi kuşağı gibi… O aslında her kuşağın sesi olmayı bilenlerdendir de… YÜREKTEN YAŞAMAK Bazan, Bir türkü söylemek gelirse İçinden söyle… söyle en gür sesinle dağlara, taşlara, Akdeniz’e inat. Ve unutma çoğu kez bir türkü boyu mutluluk kadar bile değildir yürekten yaşamak… (Sıkıntıya Vurulan Düğüm, 1988) 1978 yılından itibaren uzun yıllar SÖZ gazetesinde yazmış, o kapandıktan sonra da 1990’ların sonuna doğru da YENİ DÜZEN gazetesinde köşe yazıları, şiirleri yayınlanmakta; ayrıca edebiyat araştırmaları, röportajları, inceleme yazıları yer almaktadır. Türkçeyi mükemmel kullanan Neriman Cahit, kendine özgü, korkusuz anlatımıyla da dikkat çekmektedir. Gerçekleri dillendirirken korkusuzdur. Özellikle kadın konusunU cesurca irdeler. Yaşadıklarından yola çıkarak şiire kolayca ulaşır. İngiliz Sömürge idaresinde yaşamış olmaktan duyduğu üzüntüyü, Atatürk’e hitapla, şöyle dile getirir: “ Biz sömürge çocuklarıyız ATAM bahtımız geceden kara, neylersin neylersin, alnımızın yazısı kötü mutsuzluk, hep mutsuzluk kaderimiz, silinir mi ATAM? Çocukken adımızdan önce belledik seni İlk bayrak ve ATA yazdı kalem tutan ellerimiz Gözlerimiz hep resmine dalarak…” (Sıkıntıya Vurulan Düğüm, 1988) Duygularını apaçık anlatmayı sever Neriman Cahit, olduğu gibi hem de… Bir RUM arkadaşına seslenir bir şiirinde. “ gel, yeşilhat’a badem ağaçları dikelim Barışı aşılayalım dallarına Her bahar çiçeğe duracak… Ortak dostluk rüzgarları Estirelim seninle Çocuklarımızın uçurtmalarını uçuracak…” (Kadın Dünyası , dergi, 1997) diyerek toplumlararası barışın sağlanmasını ister. 1950 yılından günümüze durmadan yazan Neriman Cahit, yazdıklarını ancak 1988 yılından itibaren basma fırsatı bulmuştur. Yüreğindeki çocuk hiç susmayan biridir o… Her fırsatta çocukluğuna döner… “ Bir masal götürse beni çocukluğuma bir masalda kapsam köşebaşlarını gülsem oynasam çember çevirip ip atlasam… nerde bebeğim, beş taşlarım, ipten salıncağım? gülüvermek istiyorum elmalı şekerciye bir kesekağıdındaki çekirdeklerle paylaşmak istiyorum mutluluğu arkadaşlarımla…” ( Sıkıntıya Vurulan Düğüm, 1988) Şiirlerinde Türkçe, bir güzel soyunur fazlalıklarından… Alabildiğine sadeleşir, gökkuşakları gibi renklenir. Sevda dizelerinde öyle coşar öyle çoşar ki… AYSEFERİ, şiir kitabında sevda üstüne şöyle der: “ Bir şiirle başlamalı Bir sevdanın tarihi… Bir ilkçağ denizinin tarihine gir Dize dize, gir sınırsız aynasına Bir uzun gecenin Sırlaş… kal. Gel, dize dize bir şiire karıştır gövdeni bir ilkçağ denizinden çıkarak… O mor ötesi şarkılar vursun yüzüne Yüzüne kim yakın düşer Kendin kadar? Gel, gir sınırsız aynasına bir uzun sevdanın… …………………………… Sen geldin, Akdeniz de geldi kuruldu bir yanıma bir gül kendine büyüdü ne güzel vurdunuz sevda burcuma… Sen geldin bütün sularım Akdeniz yürüdüm sevdanın başkentine sen ve Akdeniz ne güzel yakıştınız sevdama… Ben hiç bu kadar kadın olmadım… (Ayseferi, s. 196) 1988 sonrası sıraya dizilir eserleri… Sıkıntıya Vurulan Düğüm (şiir), KTÖS Mücadele Tarihi, Konu: KADIN, Çocuklarımız ve Cinsellik, Ayseferi (şiir), Ölümüne Bir Yolculuktu (biyografi), Ziya Rızkı (biyografi), Yoluna Buyruk (Gezi Yazıları), Anasu (şiir), Eski Lefkoşa Kahveleri ve Kahve Kültürü… YOLUNA BUYRUK, gezi yazıları kitabında duyarlı bir kadın gözü ve yüreği her satırda kendini gösteriyor. Yer yer aksileşiyor, hırçınlaşıyor olaylar ve durumlar karşısında… Bazen de suspus oluveriyor, kabuğuna çekiliyor… O kitabını da bana şöyle imzalamış: “ Bazen doğanın, insan yüreğinde şiire dönüşmesi müthiş bir müzik olur… Bunun merkezinde duran güzel insanlardan birine… Ayşe Tural’a… Sevgiyle…” Her okuyuşumda beni derinden etkileyen SONElerin yer aldığı ANASU kitabından bir şiir seçtim size… Kitabın ilk sayfasında şöyle diyor Neriman Cahit: “ Kadınım ilk incir yaprağı yere düşeli beri…” Bana kitabı da imzalarken inci gibi yazısıyla şöyle yazmış: “ Sevgili Ayşe Tural’a Kadın olmanın o derin huzuru ve umudu… heyecanı ve sevgisiyle… Aralık, 2008 “ “ Yüzyıllarca bir nesnen gibi baktın bana saksında süsü bitkisi, akvaryumunda balık mutfakta hizmetçi, yatakta cilvenaz… hep dişiliğimi sergiledim sana… aklı kıt gülücük bir bebek bir süs eşyası, dalında bir kelebek… sesim yok, tapum sana bağlı senin malın, senin artı değerin… Senin hizmetinde sana bağımlı saçı uzun aklı kısa - sırtında sopa, karnında sıpa- eli işte gözü oynaşta… öyle mi sandın ve hep geri çektin beni hayattan… Yüzyıllardır yalnız senin seyrettiğin Benimse tayfa kaldığım Okyanuslara açılacağım Yırttım bütün defterleri Kendi seyir defterimi kendim yazacağım….” ANASU, 2000 2002 yılında GÜLDAMLASI kitabı basılır. 419 sayfalık hayli kapsamlı bir KADIN kitabıdır. Kadınlar üzerine araştırmalar, incelemeler, konuşmalar, röportajlar, köşe yazıları… Bu kitabını da imzalarken: “ Kim nerede bekliyor beni… Ki hep yürüyorum mor bir büyü bulaşalı yüzüme…” ………………………………… Aynı yolun yolcusu Güzelim bir kadına Sevgili Ayşe Tural’a… Diye yazmış… Ne onur verici benim için… Biz sanatçılar, birbirimize sonsuz saygı sunmayı iyi biliriz, elbette hak edene… Ben de ADA Tv. programlarımda evinde çekimler gerçekleştirirken, kendilerini daha yakından tanıma fırsatı bulmuştum. Hatta bir şiirimi “ MOR HÜZÜNLER “ i (Aşkın Kum Saati , 2009 )Neriman Cahit’e ithaf etmiştim. Sevgili Neriman CAHİT’i en çok etkileyen tarihsel olaylardan biridir ARAPlara satılan kızlar… Yıllarca süren araştırma, inceleme ve yazılar o kadar ses getirir ki, bir ekiple ÜRDÜN yollarına düşer. Acılı, hatta ağulu bir zaman dilimi olacaktır. Televizyonlarda, gazete ve radyolarda günlerce yer alır. Sonunda ARAPLARA SATILAN KIZLARIMIZ kitabı çıkar. Belgeler, fotoğraflar ve yazarın dikkatle seçilmiş anlatımıyla yaşanan hayatlar… Tam 484 sayfalık bir belgesel… Günlerce yeni haberler ve buluşmalar yer alır… Belki de birkaç kitap daha çıkar bu konudan… Bana 3. Baskısını imzalamış sevgili Neriman Cahit: “ Ve, kadın oldukları içindi… çektikleri onca acı… ……………………………. Yüreği de güpgüzel bir kadına… Sevgili Ayşe Tural’a…” diye imzalamış. Duyan, düşünen hisseden insansa, hele de kadınsa, doğurgandır, üretkendir… Başka türlüsü de gelmez elinden… Susup kalmak, bir köşeye sinmek ona göre değildir. Mangal yüreğiyle fırlar ortaya… Düşündüğünü de içindekini de saçar, döker… Kah güler, kah ağlar; dillendirir destanını KADIN’ın çağlar boyu anlatılan… Kıbrıs Türk Edebiyatı adına verdiği emeklere sonsuz teşekkürler ediyor; sağlıklı nice uzun ömürler diliyor, saygılarımı sunuyorum kendilerine… (15.11.2015 tarihli Star Kıbrıs gazetemdeki sayfamdan)

Bu haber 20563 defa okunmuştur

:

:

:

: