Paçalar tutuştu

Kıbrıs müzakere süreci, yarım asıra bir yıl kala, 1968 yılında Beyrut’ta başlayıp, 2017 Crant Montana’ya kadar devam etmiştir. Türk tarafı, adada ve dolayısı ile bölgede, istikrar, barış ve her iki halka da refahın gelmesinin temini için gerekenin üzerinde ödünler de vererek. Bir hal çaresinin yollarını hep açık tutmuştur.

Kıbrıs müzakere süreci, yarım asıra bir yıl kala, 1968 yılında Beyrut’ta başlayıp, 2017 Crant Montana’ya kadar devam etmiştir. Türk tarafı, adada ve dolayısı ile bölgede, istikrar, barış ve her iki halka da refahın gelmesinin temini için gerekenin üzerinde ödünler de vererek. Bir hal çaresinin yollarını hep açık tutmuştur.
Karşı taraf, önerilen Federasyonu da reddederek, baskılar karşısında Federasyonu görüşmek için görüşme taktiğini de güderek. 49 yılı Kıbrıs Türk Halkının yaşamından çalmış ve onu ayni süre içinde ambargolarla da cezalandırmıştır. Bunları yaparken, arkasına, şimdi paçaları tutuşan bazı devletlerin rüzgarını da alarak yapmıştır.
Zaman kazanmak için Federasyon tezini görüşen Rum tarafının, esas gayesi. Hakimiyetini, KKTC sınırları içine taşımak ve adanın tek hakimi olarak emeline kavuşmuş olmak.
Kopardığı tavizlerle, Kıbrıs Türkünü kefene koyduğunu sanan Rum tarafı. Gömmek için son fırsatı yakalamayı, müzakereleri sürdürmede buldu.
49 yıl kefene sarılmış olan Kıbrıs Türk’ü, zamanla çürüyen kefeni bir çırpıda parçalayarak, içinden yeniden dirilip çıktı.
Dev, lambadan çıktı.
Dirilen Kıbrıs Türk’ü, tekrar kefene girmemek için masaya, Federasyon sayfasını kapatarak. Egemen eşitliğe dayanan bir anlaşma tezinin sayfasını açtı.
Sayfa açılır açılmaz, Güneye rüzgar veren yandaş ülkelerin paçaları tutuştu.
Sn. Tatar’ı görmek için sıraya dizildiler.
Bayram değil, seyran değil. Millet sırayla sarayda.
Bugün Josep Borrell geliyor. Borrell, Dış İlişkiler ve Güvenlik politikası. Ayrıyeten ( Rumların ) yüksek temsilcisi ve sözcüsü durumunda. Önceden belirteyim, Sn. Tatar beni yanlış anlamasın.
Borrell’in gelişi, Sn. Tatar’ın kara gözü, kara kaşı için değildir. Türk tarafını yeni tezinden caydırmak için bu kadar yolu tepip geliyor.
Josep Borrell, Rum tarafına taraf ve onun sözcülüğünü yapmak için, bugün sarayda.
Umarım, Cumhurbaşkanımız Sn. Tatar. Bu efendinin haleflerinin Kıbrıs Türk halkına verip de yerine getirmedikleri vaatlerin hesabını, gerekli davranış biçimi ve ifadeyle Borrell Efendiden soracaktır.
Dedik ya, Rum’a rüzgar veren ülkeler, yeni durum karşısında nerede ise onu kucaklarına alacaklar.
5‘ i bir yerdenin, sözde daimi üyeleri sıraya girdiler. Adada Federasyondan başka bir çözüm olmaz diye Federasyonu 49 yılda mümkün kılmadınız. Kıbrıs Türk Halkını kefenleyip mezara gömmek fırsatını mümkün kıldınız. Kefeni parçalayıp çıkan Kıbrıs Türk’ü karşısında, hayretler içinde kaldınız. Ne yapacağınızı şaşırdınız. Ne yaparsanız yapın, vız gelir tırıs gider.
AB’nin tarafgirliği, 5 + 1 ‘den de olmalarına neden oluyor.
Rüzgar verenler ve rüzgar alanlar. Hala daha 1974 ‘ün gerisinin hayali içerisindeler.
BM ve AB’nin Kıbrıs konusundaki tarafgirliği sonucu. Kıbrıs’ta bir anlaşmanın oluşmasına setler ve barajlar oluşturmaktadır.
49 yılda bu yaşanarak sabitleşmiştir.
Şimdi, KKTC ‘ye baskı ve caydırma turlarını başlattılar.
Bakalım, Borrell’den sonra sıra kimde ?
Sıra kimde olursa olsun.
Kıbrıs Türk Halkı, sarmaladığınız kefeni yırtarak çıkmıştır.
Bundan böyle kefene girmeye, hiç ama hiç niyeti yok.
Bu yeni teze, ayak uydurularak bir anlaşma olur veya herkes kendi yolunu bulur.
Bu böyle biline.


Bu haber 6568 defa okunmuştur

:

:

:

: