Hoş geldin İLKYAZ
Hoş geldin ömrümün bir baharı daha...
Hoş geldin
YAŞAMA SEVİNCİM..
Ayşe TURAL
FAL
Bir kahve içtin
Kapadın fincanı
İstedin söylediler...
Beğenmedin nedense
Kibrit çöplerinden
İskambil kağıtlarından
Umdun umularını
Olmadı...
İşin bahara kaldı
Papatya fallarına...
Ayşe TURAL
DUYUYOR MUSUN?
Yarın bu günden daha güzel olsun...
Her ne kadar günler birbirine benzemişse de siz bir gayret onu değiştirin.
Her sabah yeni bir güne uyandığınızı asla unutmayın.
NE GÜZEL BİR ARMAĞAN...
Onu hak etmek için SEVGİYLE davranın. Sanki birisi gelecekmiş gibi giyinin. Hatta BAHAR geldi ya rengarenk giysilerinizden seçin...
Her gün dolabınızı karıştırıp farklı bir şey giyin mutlaka... Dolap beklemesin garipler...
Evinize alıcı gözle bakın bakalım, neler yapabilirsiniz?
Yatak odanızı havalandırırken, yeni yatak takımınızı seriverin... İçiniz açılsın...
Mesela yuvarlak fiskos masanızın örtüsünü değiştirin, başka renkte, yeni bir örtü koyun.
Şu köşeye de balkondaki saksılardan birini yerleştirin. Şöyle kocaman yapraklısından...
Bugün özel bir yemek yapın... Canınızın çektiği... Çoktandır pişirmediğiniz... Özene bezene süsleyin sofranızı.
Mutfağınızda günlük kullandığınız tabaklar yerine ( misafirlere sakladıklarınızdan 😄 ) dolaptan çiçeklileri, süslüleri çıkarın haydi!
Arada bir aynaya bakıp gülümseyiverin.
İş yaparken de yeni bir şeyler geçirin sırtınıza... Kirlenirse kirlensin... Sizden kıymetli değil...
Sık sık mola verin. İşler peşinize düşmez. Kahvenizi yudumlarken çevrenize bir göz atın. Salondaki koltukların yerini değiştirin. Biraz da şöyle kullanıverin...
Bir kitap 📚 alın elinize, okuyabildiğiniz kadar, o sizi sabırla bekler... Bulmaca çözün. Müzik dinleyin.
Televizyonu kurcalayıp durmayın, sinirleriniz bozulmasın...
Bir yerlerde eski albümleriniz vardır. Onları çıkarın. Yerleştirmeye kalkmayın. Şu sehpanın üstünde kalsınlar. Bir ara yine bakarsınız...
Eskilere dalıp gitmekten korkmayın.
Bir ÖMRE NE ÇOK ŞEY SIĞMIŞ...
Harika...
Kendinizle GURUR duyun...
Hem unutmayın daha YAPACAK ÇOK İŞİNİZ VAR...
Mutlaka öğle yemeği sonrası SİESTA ( öğle uykusu) çekin...
Telaş yapmayın istediğiniz kadar uyuyun. Çok... Az...
Vücudunuz kararını bilip uyanır...
Yaptığınız ve yapmadığınız hiçbir şey için kendinize çıkışmayın. SİZİ SEVİN...
ŞÜKREDİN sahip olduğunuz her şeye...
YAKINDA çocuklar, torunlar dolduracak evleri, bahçeleri... Şen KAHKAHALARI tutacak ortalığı...
AZ KALDI...
O günlere hazırlanın şimdi...
Sizi
SAĞLIKLI,
MUTLU,
HUZUR İÇİNDE
görsünler...
Sevgiyle, gülümseyerek güne bakın bakalım...
GÜNEŞ gökyüzünde PIRIL PIRIL...
Kuşlar cıvıldaşıyor.
Bir kedi otların arasında bir böcekle oynaşıyor
Papatyalar sarı sarı, yabani otlar mor çiçekler açmış...
Arılar vızıldıyor...
Duyuyor musun?
SİHİRLİ FÜLÜT
içimdeki çocuk
dur durak bilmez
nedense bütün oyunları
silbaştan oynamak ister...
uçurtma ipim
ne olur beni de taşı
pamuk şekeri bulutlara...
bir su damlası
nasıl unutur gökyüzünü
güzelim toprağa dokundu diye...
kışa küsen sardunya
ne zaman güldü
sarmaşığa?
kocaman bahçemde
tek kanatla
nasıl uçar kelebek?
erik ağacına mı saklandı
'Bremen Mızıkacıları'm...
Ya 'Çizmeli Kedi'm nerede
Kaf dağına mı kaçtı?
hey 'Sihirli Fülüt'
çabuk iş başına...
gel gidelim seninle
masal ormanımıza...
Ayşe TURAL
HAYATA YOL VER
Günü YAKALA!
Önünde uzanan zamanın değerini bil ve ve kadar güzel şey varsa içine doldur. Gülümse... Konuş... Paylaş... Yardım et...
Önüne çıkan fırsatlara KUCAK AÇ! Kafanı kullan. Yeni bir şeyler denemekten korkma, asla vazgeçme...
EVET diyen biri ol...
Kahve içme davetini reddetme... Arkadaşınla yürüyüşe çık. Bir başkasına pişirdiğin yemekten bir tabak ya da pastadan bir parça götür.
UNUTMA!
Yalnızca tek bir HAYAT var. Hayata YOL VER... Başkalarının önünde engel olma... Kıskançlık yapma..
Sevgiyle kucakla HAYATI...
Ayşe TURAL
ŞİİRİM
sözcükleri cebime doldurup
kuş avlamaya çıkıyorum
bir bir şiir yapıp
derede balık tutuyorum...
birazını
kurbağa prenslere dağıtıp
masallar alıyorum...
sonra uçuç böceklerine
sırlarımı fısıldayıp
hepsini yıldız yapıyorum...
eve dönmeden
gökyüzünden
yeni heceler topluyorum...
Ayşe TURAL
BU SABAH
Güneş saklandı bulutların arkasına...
Gökyüzü dudaklarını büktü... Ağlamaya hazırlanıyor...
Kocaman bir kuş sürüsü geçiyor çığlık çığlığa başımın üzerinden...
' Seni çok seviyorum YAŞAMAK...
NE ZAMAN BAŞLAR AŞK
üstü çizilen sözcük gibi
öylece kalsın adın
düş okulumun devamsızı
ders kaçkınım benim...
nerde arasam da bulsam seni
bütün boşlukları
adınla doldursam
uykuya dalar mı
içimdeki kelebek...
virgül kırılganlığımı
hiçe sayan ağzının noktasına
iyi gelir mi gülüşüm...
bir demet gül toplasam
cümle aşklarımdan
gönül kabulün olur mu dersin...
gecikmiş özrün gizli anlamı gibi
ikindiye inen güneşi dinle
sana güz ellerimle
bir sevda çizsem...
sahi, bu şiirin
neresinde saklı...
sence de
ne zaman başlar AŞK...
Ayşe TURAL
İÇİMİZDEKİ ÇOCUK...
Ne zaman çocuklaşsanız, gidin bir salıncakta sallanın... Torununuzla maç yapın mesela... Ya da bebekleriyle evcilik oyununa katılın... Misafircilik oynayın....
Sanırım içimizdeki çocuk böyle olunca hiç büyümüyor. Geçmişi üzülmek için değil, mutluluk duymak için hatırlamalı insan.
Ya da düne göre bugün ne kadar güzel şeylere sahip olduğunu anlamak adına yapmalı bu yolculuğu...
Güzel anılarınıza her gün bir yenisini ekleyin olur mu ?...
TENİMDE KIRLANGIÇ UYKUSU
bakışının yangınları
yüreğimdeki külleri üflüyor
bir kıvılcım yetiyor tutuşturmaya
kor alevleniyor her ne varsa...
bir kasırga kopuyor ardından
sevginin sağanağında
ıslanıyoruz delice
inadına tutkulu, delişmen...
sen ne zaman dokundun bana
ne zaman öğrendim
derin uykulardan uyanmayı
tenimde kırlangıç uykusu...
AYŞE TURAL
MIZMIZLANMAYI BIRAKIN...
Yaşamın içinde pek sık rastladığımız tipler vardır. Ne yapsanız onları mutlu edemezsiniz...
Ne yapar ederler, yakınacak bir konu bulurlar...
Her şeyden şikayetçidirler. Hiçbir şeyi beğenmezler. Başarısızlıklarına hemen bahaneler uydururlar...
Özellikle de geçmişlerinden yakınmayı pek severler... Aslında onlar hep başarılı olabilirlerdi ama onları hep birileri engellemiştir her nedense...
Karar verip bir adım atmaya üşenirler... Söylediklerini bir türlü yapamazlar, bahaneler bulurlar...
Kıbrıs'ta bir tabir vardır / bayılırım... ' Ön ayaklarını atıncaya kadar arka ayaklarını köpek kapar. '
Aynen öyle.. Hiç tahammül edemediğim tiplerdir...
Anlatırken bile sıkıntı bastı... Böylelerinden kaçabildiğiniz kadar uzağa kaçın... Ben öyle yapıyorum...
FİDAN
Bir avuçtu toprak
Küçücüktü tohum
Öylesine cılızdı gün ışığı
Biraz yağmur damlası
Yetiverdi...
Başını uzattı fidan
Bu dünyaya inat
Onun da hakkıydı yaşamak...
Koparmalıydı
Çeke çeke almalıydı hakkını...
Alımlı
Bir ağaç oldu sonunda
Başkaldırdı göklere
'Ben ' dedi
'Ben de varım,
Yaşam kavgasında...'
AYŞE TURAL
SAKİN ve AKILCI DAVRANMALIYIZ
Toplumbilimciler, her olayın ya da durumun zamanlamasının çok iyi yapılmasını önerirler. Ne biraz geç ne
de biraz erken.
“ Bir Zamanlar Kıbrıs “ filmi çekildi. Senaristler, kendi bakış açılarından ele alırlar konuları... Doğrudur... Ona göre, bana göre... Şöyle ya da böyle yapılsaydı tartışmasına girmek istemiyorum.
Keşke bunu BELGESEL yapsalardı bir... İkincisi de gösterime ŞİMDİ girmeseydi...
Yaşayanlar UNUTTU mu zannediyorsunuz. Asla...
Bana göre, tam da morallerin CORONA nedeniyle bozuk olduğu, maddi manevi sıkıntıların yaşandığı, özellikle eve kapanan YAŞLILARIN bu olayları BİRE BİR YAŞAYANLAR olduğu neden düşünülmedi?
Zaten bu dönemde yeterince hırpalandılar. Çoluk çocuklarından uzak kaldılar.
CENAZE TÖRENLERİNİN üç beş kişiyle yapıldığı, acıların paylaşılmadığı bir dönemde o günleri yaşayanları KAHRETMEKTEN başka bir işe yaramıyor.
Televizyonu açsa VAY açmasa VAY!
Onların psikolojisini hiç düşünmediniz mi?
Aralarında ne çok insan yatakların altına saklananlardan biridir... Ana ya da babası gözünün önünde vurulmuştur. Günlerce, aylarca ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalmıştır.
Yıllarca acılarına teselli aramışlardır. Ancak kendilerine gelmişlerdir.
YAPMAYIN!
ETMEYİN!
YARAYA BİR NEŞTER DE SİZ VURMAYIN!
Şimdi zamanı değil!
Ortalığı da karıştırmayın lütfen..