Nüfusumuzun sayısına bakıldığı zaman, tespit edilen günlük pandemi oranının, hiç de küçümsenecek bir yanı olmadığı görülmektedir.
Seyir yetmişlerin altına düşmüyor.
Bulaş iyi çalışıyor demek.
Bununla mücadele eden tıp dünyası otoriteleri ve doktorlardır. Bu konuda aşının hala daha kesin bir sonucu alınmış değil. Vakalardaki artışın düşüş gösterdiği yolunda açıklamalar gelmektedir.
Bulaşla ilgili kesin mücadele yöntemleri.
Maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymak yani temizliktir. Pandemi bulaşla geçtiği için insan temasından kaçınmak da birinci korunma nedenlerinden biridir. Bu virüsün çıkmasından beri yaşanan deneyimler sayesinde ortaya çıkmıştır.
Geçen haftanın son gününde, Cenevre’de yapılacak olan görüşmelerle ilgili bir açık hava toplantısı yapıldı. Ortalama üç bin kişi bu gösteriye katıldı. Toplantı ve gösteri yürüyüşü, Anayasamıza göre serbest. Bu normal koşullarda olması gereken bir eylem. İçinde bulunduğumuz koşullara ve üst komitenin aldığı kararlara bakılırsa içinde bulunduğumuz durum olağanüstü. Yani alarm durumu. Pandemiden dolayı kayıplar verdiğimiz bir ortam.
Yukarıda da belirttiğim gibi bulaşla mücadele edecek öncü kuvvet ve komuta merkezi sağlıkçılarımızdır.
Bunun için Sağlık Üst Komitesinin ilgili yasada yeri ve yetkisi var.
Bu komite, üç unsuru. Maske, sosyal mesafe ve temizliği birinci mücadele silahı olarak pandemiye karşı kullanmaktadır.
Geçen hafta sonu yapılan açık hava toplantısına değinmek istiyorum. Bu toplantıyı düzenleyenler ve katılanlar. Üst komitenin almış olduğu hiçbir kurala uymamış. Bulaşın yayılmasında birinci derecede etkin olan sosyal mesafe ise es geçilmiştir.
İnsanlarımızı sağlık açısından korumakla mükellef olan tabiplerimiz de buna hiç uymamış. Bulaşa adeta davetiye çıkarmışlardır.
Açık hava toplantısına katılan sivil toplum örgütlerinin pankartlarına bir göz atacak olursak. Bu pankartlardan birinin Tabipler Birliğine ait olduğu göze çarpmaktadır. Tabipler Birliğinin, bu açık hava toplantısına katılmaları için üyelerine çağrıda bulunduğunu, Dr. İlker İpekdal’ın yaptığı açıklama ile öğreniyoruz.
Sağlıkla ilgili konulan kurallara, başta tabiplerin ve sağlıkçıların uyması gerekirken. Tabipler Birliğinin ve onun başkanının buna uymaması ve sağlığı siyasete kurban etmesi düşündürücü olsa gerek.
Ortalama üç bine yakın kişinin, ülke için yaratmış oldukları potansiyel tehlikeye. Tabipler Birliği de ortak olmuyor mu ?
Pandemi kurallarına aykırı hareket edince, sokağa çıkma yasağına uymayınca. Dava okunan vatandaşa mı çıkarılıyor bunun bedeli?
Hele hele bazı siyasilerin, bu potansiyel tehlikeyi yaratan eyleme katılmalarına söyleyecek söz bulunabilir mi ?
Toplumun sağlığının, birliğin içerisindeki kişilerin ideolojisine kurban edildiği yollu iddialar karşısında. Durumun ne denli ortada durduğu belli olmaktadır.
Düşünce özgürlüğü ve hakkı. Başkasının sağlık hakkını tehlikeye düşürecek şekilde kullanılma yetkisi. Hiçbir otorite tarafından, hiçbir kimseye verilmiş değildir. Verilemez de.