KIBRIS Türk Edebiyatından MAHMUT İSLAMOĞLU

1934 yılında Limasol’da doğar araştırmacı- yazar, edebiyat öğretmeni, müfettiş Mahmut İslamoğlu… Amerikan Akademi ve Limasol Türk Kolejini bitirir. O yılların zorlu koşullarına karşın Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olur. Elbette çeşitli görevlerde bulunur.

1934 yılında Limasol’da doğar araştırmacı- yazar, edebiyat öğretmeni, müfettiş Mahmut İslamoğlu… Amerikan Akademi ve Limasol Türk Kolejini bitirir. O yılların zorlu koşullarına karşın Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olur. Elbette çeşitli görevlerde bulunur.
Ben onu 1976 yılında Lefkoşa Türk Lisesinde öğretmenliğe başladığım zaman tanımıştım. Müfettişim olmuştu. Son derece nazik, vakur, ciddi ve beyefendi kişiliğiyle bende derin bir saygı uyandırmıştı. Yıllar içinde kendilerini tanıdıkça, ilk izlenimim ne kadar doğru olduğunu daha iyi anladım.
Araştırmacı- yazarlıkta adını ilk duyuranlardandır. Her zaman tekrarladığım gibi, araştırmacılar meşakkatli iştir. Bulduklarınızı köklü kaynaklara dayandırmak zorundasınızdır. Kişilerle bire bir görüşmeli, yüz yüze bilgi toplamalısınız. Yanlışlıkları ya da benzerlikleri çabuk fark etmelisiniz. Bunun için de iyi bir edebiyat, dil ve yazın bilginiz olmalı.
Folklor, bir ulusun, bir toplumun tüm yaşamını yansıtan bir aynadır. Kişinin doğumundan ölümüne kadar geçen zaman içinde yer alan her olay, folklorun kapsamına girmektedir. Hepinizin bildiği gibi doğum, lohusalık, altı aylık kına, sünnet, kız isteme, nişan,düğün, ölüm… Her biri ayrı ayrı gelenek ve görenek motifleriyle bezelidir. Yemek türleri, giysiler, törenler, ev düzeni, türküler, oyunlar, müzik aletleri… Aklınıza gelen her şey bu araştırmaların içinde yer alır.
KIBRIS TÜRK FOLKLORU: 1969 yılında yayınlanır.
KIBRIS ÇOCUK OYUNLARI: 1979’da gün yüzüne çıkar.
KIBRIS TÜRKÜLERİ VE OYUN HAVALARI:
1979 da basılır. Yılmaz TANER’le ortaklaşa hazırlarlar. Ezgiler notalarıyla birlikte verilir. Kimden derlenmişse o da belirtilmiştir. Hatta kitabın önsözünde o kişilere tek tek teşekkür edilmiştir.

“ Menevşem hane hane
Aman tobladım dane dane
Ben yarimi gaybeddim
Aman ararım yane yane”
( Limasollu Zehra İbrahim’den alınmıştır.)
Hepimizin zaman zaman diline dolanan bu türküyü bilmeyenimiz yoktur.

“ Garpuzu gestim gan gibice
Münüsemin dudagları bal gibice
Yar aman aman Münüsem aman
Yar aman aman bir danem aman”

“ Ateş aldı değirmenin dilleri
Yagdı beni Münüsemin gözleri
Yar aman aman Münüsem aman
Yar aman aman bir danem aman”
( Baflı Mustafa Öz’den alınmıştır.)

ÜLKEMİZ VE KÜLTÜRÜMÜZ:
1984’te hayat bulur.
Sayın İslamoğlu, Kıbrıs Folklor Araştırmaları Kurumu şeref üyesidir. Yıllardır uluslararası kongre, seminer ve sempozyumlarda Kıbrıs Türk Folkloru ile ilgili bildiriler sunmaktadır.
Edebiyatla uğraşanların birçoğu, farklı yazı türlerinde de eserler verirler. İslamoğlu da sadece araştırmalarla yetinmemiş, şiirin ve özellikle taşlama türünün en güzel örneklerini de vermiştir.
Bayrak Radyo Televizyon Kurumunun hazırladığı ULUSAL KONULU ŞİİR YAZMA YARIŞMASI’nda 3. Lük alan destansı şiirinden bir bölümü sizlere aktarıyorum.
ŞÜKRAN HEPİNİZE
Yıl bin dokuz yüz yetmiş dört
Sıcak bir Temmuz sabahı,
Minarelerde ezan sesleri,
Radyolarda “ Mehter”

“Allahü ekber
Allahü ekber
Ordumuz olsun
Daim muzaffer…”

Coşkudan tüylerimiz
Diken diken
Derken
“ Türkiye geliyor
Çıkarma başladı”
Sözleri her ağızda,
Haber yayılıyor ada sathında
Aynı hızla…

O yıllara ait benzer şiirleri zaman zaman karşımıza çıkar.
“ 20 Temmuz sabahı Girne derin uykuda
Kahpe Yunan sahilde, bekliyorken pusuda
Birden bir fırtınadır kopuvermişti suda
Uyuyan Akdeniz’in şahlanıp her damlası
Sabah erken başladı şanlı Türk çıkarması…”

Mahmut İslamoğlu, paylaşımcı bir ruha sahiptir. Bu nedenledir ki, bildiklerini ve deneyimlerini gençlerle paylaşmaktan geri kalmaz. Öğretim görevlisi, çiçeği burnunda araştırmacı- yazar Şevket Öznur’a da elini uzatır. Birlikte daha sağlam olarak yola koyulurlar. Gencin enerjisi, hocanın tecrübesiyle birleşir ve dur durak bilmeyen bir yola koyulurlar.

GELENEKSEL KIBRIS TÜRK VE RUM DÜĞÜNLERİ:
Yazarın, Şevket ÖZNUR’la birlikte hazırladığı bu kitabı 2010 yılında yayınlanır. 426 sayfadan oluşan kitap, yer yer fotoğraf ve belgelerle zenginleştirilmiştir.
Kapsamlı kitap İngilizce ve Türkçe olarak okuyucuya sunulur. Bazı türkülerin de Rumca yazıldığı görülür. Elbette aynı coğrafyada yüzyıllar boyunca yaşamış, yan yana evlerde yaşamını sürdürmüş insanların gelenek ve göreneklerinde benzerlikler olması kaçınılmazdır.
“ Hanay yabdım daş isder
İçine yoldaş isder
Senin gibi güzele
Benim gibi eş isder”
(s. 167)

“ Bugün gökler ışıldar, gün ışıldar
Yeni damadı büyük bir gururla tıraş ederler

Ey berber usturanı iyice bileyesin
Tıraş ederken damada acı çektirmeyesin”
( Damadın Tıraş Türküsü’nün Rumcadan çevirisi, s. 52)

PAMUK ÇİÇEKLERİ:

Yazar, yine 2010 yılında yayınladığı şiir kitabını, eşi Firdevs Hanıma ithaf eder. Aslında şiirleri pek çoktur. O aralarından seçerek kitabını hazırlar.

Kitabın ilk sayfalarına “ Pamuk çiçekleri sonbaharda açar.” diye de bir not düşer. Kitabın arka kapağında şu şiir yer alır.

“ maziye gider aklım
Bazen geçmişi anar
Eskileri düşünüp
Yüreğim hala yanar

Çocukluk yıllarıma
Giderim zaman zaman
Gençlik çağımı sorman
Çocukluğumdan yaman”

Kitabında zaman zaman eleştirel şiirlere de yer veren şair, bir şiirinde de şöyle seslenir gençlere…

ZAMANE SÜRÜCÜLERİNİN DİKKATİNE

“ Bir eli telefonda
Öbür eli dümende
Sanırsın ki müezzin
Ezan okur Yemen’de

Çok acele gidersin
Yollar benimdir dersin
Yaşın daha gencecik
Sen ölümü neylersin

Yörü yavrum acele
Aldırma sen ecele
Ölümü bilmiyorsun
Hiç olmazsa hecele”
(s. 118)

Kitabında çok sevdiği manilere de yer verir İslamoğlu…

MANİLER

“ Şeherin kapusu var
Derenin kokusu var
Ben seni satın aldım
Cebimde tapusu var

Dünür saldım evine
Sordum adın Emine
Altın sırma işlemiş
Gadife yeleğine

Pademler çiçeg aşdı
Görenner buna şaşdı
Ayşeyi sorarsanız
Murada gece gaşdı”
(s. 119)
İZLER SİLİNMEDEN:
Sayın İslamoğlu, her çalışmasında araştırmaya, derlemeye gönül verenlerle birlikte olmaktan keyif alır. Sanırım öğretmekten keyif aldığı için, öğretmen olduğu için paylaşmayı, dayanışmayı sever. Bu eser de böyle bir çalışmanın ürünüdür. Bir şeyler elinden kayıp gitmeden telaşla birbiri ardına kitaplar çıkarır, durmadan çalışır.
Altay BURAĞAN, Eralp ADANIR, Şevket ÖZNUR’la birlikte kitap ve CD olarak yine 2010’da yayınlanır.

KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜNE IŞIK TUTAN AĞITLAR:

2012 yılında 2 cilt olarak yayınlanan eser, yine Şevket ÖZNUR’la birlikte hazırlanmıştır. 300 sayfayı aşan iki eser de büyük emek ve yorucu araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Kendilerinden bizzat aldığım bilgilere göre sık sık Rum tarafına geçip çalışmalarını gerçekleştirmişler, derlemelerini hazırlamışlardır. Zaman zaman da bazı tv. kanalları kendilerine eşlik etmiştir.
Bu eser Türkçe, Rumca ve İngilizce olarak yayınlanmıştır. Bildiğiniz gibi ağıtlar, tıpkı destanlar gibi uzun yazılırlar. Doğal afetlerden, ölümlerden, ayrılıklardan, kayıplardan sonra ağıt yakma şeklinde ortaya çıkar.
LEYMOSUN SEL FELAKETİ

“ Ey yüce Allahım ümidim ancak sende
Senden sonra İsa’da ve Hz. Meryem’de
Bana yardımcı olun sizlere yalvarırım
Yanımda toplanınız kardeşlerim dostlarım
Leymosun’da yer alan bu üzücü olayı
Dikkatlice dinleyiniz
Hepiniz yas tutacak
Ve üzüleceksiniz…”
(s. 31)

SÜLEYMAN ŞEVKET’İN AĞITI
- Ozanı Mustafa HULUSİ/ 4.12. 1936- BAF

“Konuşmayı bırakın ve de sessiz oturun
Ağıt okuyacağım onu iyice duyun
Hıristiyanlar, Müslümanlar etrafımda toplanın
İlk kez göreceksiniz varlığını Türk ozanın
Yanlışlarım da olursa beni mazur görün
Bulunduğunuz köylerde sakın eleştirmeyin.
Okuma- yazma için ben hocaya gitmedim
Ki şiirimi hatasız söyleyeyim
Doğduğum yer Vireçça isimli yerdir
Ve adım da Mustafa diye bilinir
Bahse konu kişiler köylülerimdi
Dünyaya benden bir armağan bırakacağım.”

(s. 240)
Sevgili İslamoğlu’na sağlıklı uzun ömürler ve başka kitaplarında buluşmak dileğiyle diyorum…

( yıl 2012)
Bu haber 3283 defa okunmuştur

:

:

:

: