Tür tarafının müzakere masasına getirdiği yeni tezden sonra Rum tarafında başlayan şaşkınlık devamlılık arz ediyor .
Şaşkınlık yeni Türk tezi karşısında , sırtlarını batıya dayayan güneyin , dayanmalarının karşılığını istedikleri oranda alamadıklarından kaynaklanmış olsa gerek .
Gerek Doğu Akdeniz’de gerekse de müzakere masasında Türk tarafının görüş ve tavrındaki kararlık karşısında , ağa babalarının Türkiye’ye karşı beklenen baskıcı politikaları yürürlüğe koymamaları karşısındaki travmaları .
Yunan ve Rum tarafı bu konuda hala daha umut beslemektedir .
BM ve ABD ‘ den Türkiye’ye baskı yapıp hem Kıbrıs’tan hem de Akdeniz’den pılısını pırtısını toplayıp , NATO şemsiyesini oluşturdukları Misakı Milli sınırları içerisine hapsetmek ve meydanı bu hayalperestlere hediye etmek .
Rum ve Yunanın beklentisi bu .
İstediği federal bir çözümün arkasında yatan gerçek de bu .
Yani !
Hiçbir zaman kafalarından çıkarmadıkları ENOSİSİ gerçekleştirmek .
Arkasından da Megalo İdea için mücadelelerine devam .
Türkiye en kötü koşullar altında bile dünyayı hayranlık içinde bırakan bir savaş vererek . Megalo İdea’yı 9 Eylülde İzmir’de Akdeniz’in sularına gömdü .
O dönem de sırtları birilerine dayanmış ve sırtlar okşanmıştı . Sonucu az çok tarih bilgisi olanlar biliyor . Yazmama gerek yok .
Ama şunu yazmamda yarar var . Arkalarını sıvazlayanlar ve pohpohlayanların, zor karşısında bunları nasıl kıç üstü bıraktığını tarih sayfalarından okusunlar .
Şimdi Türkiye savunma sanayisi ile bölgede büyük bir güç ve güçlenmeye de devam etmekte .
Eylülde BM Genel Kurulunun açılışı var . Her yıl Kıbrıs’tan da iki halkın temsilcileri , ABD’ye çağrılmaktadır .
Rum tarafı Devlet statüsünde çağrılıyor .
Türk tarafı ise Kıbrıs’ın bir azınlık toplumu olarak, temsilcisi toplum lideri diye çağrılıyor .
Biri genel kurulda Kıbrıs adına konuşuyor . Diğeri de GS ‘in vereceği randevu ile yeterli kılınıyor .
Kıbrıs’ta Rumlardan çok önce bu adayı vatan yapan Kıbrıs Türkleri. Devlet statüsü tanınan Rumun , bir azınlığı olarak muamele görüyor .
Bu saçmalık ve rezillikle Kıbrıs’ta adil bir çözümün olması mümkün mü ? En büyük adaletsizlik müzakere masasında .
Yeni tez bu adaletsizliği ortadan kaldırıp , adil çözüm yolunun kapısını açacaktır .
Güneydeki haberlere bakılırsa , Lute Ağustos sonu , ya da Eylül başı adaya gelecek . Bütün umutlar Lute’da .
Garibim Lute ne yapsın ? Zamana oynanan 50 yılın sonunda lambadan cin mi çıktı ? Dev mi çıktı ? bilemem .
Amma lambadan ortalığı karıştıran bir şeyler çıktı .
Geçen gün sözde Güzelyurt’un Rum belediye başkanı ve Rumlar. Müzakerelerin tekrar başlaması ile ilgili , Rum idaresinin sözde müsteşarı ile bir görüşme yaptılar . Belediye başkanı görüşmelerin kesilmesinden ciddi kaygılarının olduğunu aktardı . Bu durumun devamı halinde Kıbrıs’ı kesin olarak kaybedecekleri konusundaki endişelerini de dile getirdi . Maraş’taki son gelişmelere de değinerek ”Maraş’taki fiili durum şiddetle değiştiriliyor . Kıbrıs sorununa mezar taşı olabilir ” dedi .
Müsteşarın verdiği yanıt . “İki devletli bir zemin üzerinde müzakereye oturmamız mümkün değil ve kabul edemeyiz .”
Yaz aylarında, bu topraklarda çok Türk kanı aktı ve sulandı . Nerede ise her hafta anma törenleri yapılmakta .
Sn. Tatar tüm törenlerin baş aktörü olarak , Cumhurbaşkanı sıfatı ile verdiği değeri ve önemi . O koltuğa oturduğu andan itibaren ispat etmiştir .
Şehitliklerde şehitleri anarken de bir nevi ant , Egemenlik yemini yapmakta .
Masaya, BM statüsünde tanınmış, egemen devlet olarak kabul görmemiz halinde oturmamız mümkün diyor .
Her iki tarafın açıklamalarına baktığımızda . Adaya gelecek olan Lute’un , müzakere için ortak bir zemin bulması imkan dahilinde olur mu ?
Rum tarafının, Türkiye’ye, batılıların baskı umutları devam ettiği sürece, ortak zeminden bahsetmek mümkün olur mu ?
Son paragrafım da uyarıcı olsun .
TC Dışişleri ve Savunma Bakanının açıklamalarına kulak verilmesini öneririm .
Kıbrıslı Türk Kardeşlerimizin haklarını . Doğu Akdeniz ve Egedeki uluslararası hukuktan doğan haklarımızı korumaya azimli , kararlıyız ve buna da muktediriz .
