Memlekette her gün yeni bir tartışma var. Dün bunlara bir yenisi eklendi.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe arasındaki diyalog, ülkenin bir numaralı tartışma konusu oluverdi.
Özdenefe, Çavuşoğlu’na; “Biz federal çözümü savunuyoruz lütfen bizim görüşlerimizi de dinleyip kaale alın” demesi üzerine; Çavuşoğlu: “Benim Cumhurbaşkanım bu Meclise geldiğinde siz Meclise gelmeyip onu yok saydınız, şimdi de, biz sizi yok sayıyoruz. Biliyorsunuz ki içinizde PKK’lı vekiller de var” dedi.
Bakan Çavuşoğlu’nun bu söylemlerinin ardında orada bulunan CTP Milletvekili Devrim Barçın’ın, “Sayın Bakan, bizi zan altında bırakıyorsunuz, kim olduğunu bize de söyleyin” dediği, ardından ise Çavuşoğlu’nun “TC Elçiliğine sorarsanız kim olduğunu öğrenebilir ve fotoğraflarını da görebilirsiniz” yanıtını verdiği belirtiliyor.
Bu diyalogda TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun sözlerini eleştirebilirsiniz. Ama madalyonun bir de diğer yönü var.
CTP, TC Dışişleri Bakanlığı tarafından kaale alınmak istiyorsa, iyi yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhuriyet Meclisi’nde yaptığı konuşma sırasında Genel Kurulu terk etmemeliydi.
CTP marjinal bir parti değil, bu ülkenin harcında izi olan bir partidir.
Tıpkı daha önce olduğu gibi, belki bir süre sonra hükümet ortağı hatta yapılacak seçimde birinci gelirse hükümeti kuran parti olma ihtimali vardır.
Türkiye ile ilişkileri TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto ederek yürütmeye çalışan bir parti, yarın başbakanlık ya da diğer bakanlık koltuklarını aldığında nasıl Türkiye’nin kapısını çalabilir?
Ankara’da devlet hafızası vardır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine “müdahale” iddiasıyla CTP’nin Genel Kurul’da yer almaması kalpleri kırmıştır.
Ne yazık ki o günün koşullarında uç söylemlerin esiri olan CTP, parti içinde “yapmayın, etmeyin, Genel Kurul’a girelim, her söylediğini alkışlamak zorunda değiliz ama söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst makamıdır” diyenleri de duymak istemedi.
Sonunda CTP ile Türkiye ilişkileri ağır hasar aldı.
Bu saatten sonra iki yol var. Ya bu hasarı düzeltecek politikalarla yola devam etmek. Ya da yanlışta ısrar ederek CTP ile Ankara ilişkilerini daha da germek.
Umarız ikinci yol tercih edilmez. Çünkü o yol Kıbrıs Türk halkına fayda sağlamaz. Aksine sadece Türkiye ile KKTC ilişkilerini bozmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürer. Bizden söylemesi…