Hepimiz aynı gemideysek ilk görev gemiyi batırmamaktır!

Her zaman söylediğimiz bir gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Hepimiz aynı gemideysek ilk iş gemiyi batırmamak olmalıdır. Aksi halde kimse hayatta kalamayacak.

Her zaman söylediğimiz bir gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Hepimiz aynı gemideysek ilk iş gemiyi batırmamak olmalıdır. Aksi halde kimse hayatta kalamayacak.
Son günlerde çalışma hayatında sendikaların hükümetle girdiği restleşmede bu gerçeğin görülmesi gerekiyor.
Son yaşanan tartışmaları ele alalım.
Bakanlar Kurulu, hazırlanan yeni bir kanun hükmünde kararname ile kamuda çalışan ve emekli, 15 bin TL üzeri maaş alan herkesten yüzde 20 kesinti yapacak.
30 Temmuz tarihinden itibaren yürürlükte olacak yeni kararnameye göre uygulama 31 Aralık 2022 sonuna kadar devam edecek.
Başbakan Üstel, yeni maaş politikasının geçici, bir uygulama olacağını belirterek, toplumun bütününün bu dayanışmayı göstermek için sağduyulu ve anlayışlı olmasını istedi.
Sadece kamu çalışanını değil, özel sektörü de düşünmek zorunda olduklarını vurgulayan Başbakan, bu zor dönemde toplumsal dayanışmanın öne çıkarılmasını talep etti.
Ancak sendikaların dün yaptıkları eylemlere bakarsak bu çağrıyı görecek halleri yoktu.
Eğer ülke bir gemi, Başbakan da bu geminin kaptanıysa, kaptanın bu gemide herkese karşı bir sorumluluğu vardır.
Mesela asgari ücret belirlenirken işçi tarafını düşünürken, işveren tarafının kaygılarını da anlamak zorunda ve bir orta yol bulmalıdır.
Ya da özelde işçiye yüzde 41’lik bir asgari ücret artışı önerirken, kamuda çalışanlara verilen yüzde 56’lık hayat pahalılığından en azından altı aylık bir süre fedakarlık istemesi normaldir.
Meseleyi inatlaştırmaya götürmenin kimseye bir faydası olmaz.
Başbakan, “Zorlukların farkındayız, ama bu zor dönemden de hep birlikte çıkacağız” diyor.
Ancak bu zor dönemde krizden menfaat devşirmeye çalışan muhalefet anlayışının da bu ülkeye bir katkısı olamaz.
Ünal Üstel’in dediği gibi ihtiyacımız olan sağduyuyu kaybedersek bu mücadeleyi kazanamayız.
Diğer tarafta ana muhalefet “hükümetin dingili koptu” diyor. Ama asıl korkunç olan ülkenin dingilinin kopmasıdır.
Hepimizin aynı gemide olduğunu unutup, inatlaşmayla hükümeti zor duruma düşürmeye çalışan ve istifa çağrısı yapanlar, yerine alternatifin ne olduğunu da bize söylemek zorundadır.
“Alternatif yoksa seçime gideriz” demek çözüm değildir. Çünkü bir seçim daha olsa ortaya çıkacak tablo üç aşağı beş yukarı bundan farklı değildir. Bizden söylemesi…

Bu haber 6800 defa okunmuştur

:

:

:

: