Benim ADAm öyle büyülüdür ki kendini hemencecik sevdirir...
Nasıl mı?... Kocaman portakal renkli güneşi, hayatı çok da ciddiye almayan insanları, yaseminleri, gece tütenleri, günnasirleri, bir de rengarenk cemilelerle zakkumları...
Masmavi denizi, göz alabildiğine uzanan kumsalları, asırlık zeytin ağaçları ve Beşparmak Dağları ile tam bir masal ülkesi... Sizi bilmem ama benim gözümle de gönlümle de memleketim böyle bir yer... Yaşadığınız cennetin farkında olmaktır önemli olan...
GİRNE’DE AKŞAM
Işık yakamozları
Çığlık çığlık...
Denize iner bulutlar
Tekneler uyuklar
Sırılsıklam ay...
'Paydos' demeli ayrılıklara
Buram buram güzellikler varken...
Ayşe TURAL
BEN NE KADAR İYİYİM ?
Son yıllarda durmadan her şeyin kötüye gittiğini, kötülerin çoğaldığını söyleyip duruyoruz. Bir yerde okumuştum. Kötülükler çoğaldıysa kötü insanlar çoğalmış demektir. Bir bakıma da iyi insanlar tembelleşmiş sayılır... Değil mi? İyiler çalışkan oldukça, sınırdakileri de iyi yapma şansımız artar...
İşte o noktada kendinize ' BEN NE KADAR İYİYİM ? ' diye sormalısınız, diyordu. Galiba bizler de biraz kötü olduk sanki...
Eskiye oranla paylaşımcılığı unuttuk mu ne?
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, diyoruz...
Haksız kazanç elde edeni görünce, madem becermiş aferin'i bastırır olduk...
Bencilleştik...
Başkalarının sıkıntılarını görmezlikten gelip anlamaz olduk...
Biraz da işimize gelmiyor sanırım... Kendi dertlerim bana yeter, kafasıyla yuvarlanıp gidiyoruz...
Neyse ki birileri / azınlık da olsa / bizim gibi düşünmüyor...
Kim aç?
Kim çıplak?
Kimin neye ihtiyacı var?
Kimin evinin elektriği kesik?
Hangi evde su akmıyor?
diye bizim adımıza da didinip duruyor...
Bizim yerimize de düşünüyor...
NE KALDI?
geriye ne kaldı
çocuk yalnızlığımdan…
belki
gözlerinin menevişlerinden
kamaşan gözlerim
bir de
çocuk adımlarım koşar ardından
yüreğimle beraber...
masum bakışmalar
dokunuşlar ürkek
gönül bahçemde leylaklar açarken
çiyler düşmüş
üşümüşüm...
Ayşe TURAL
BİRAZ MUTLULUK ALIR MISINIZ?
Nerede var? Almak isterim elbette. Kim satıyor? Bitmeden bir parça ben de rica edebilir miyim?
Mutluluk bu… Bilmece gibi… Alınmıyor, satılmıyor, elle tutulmuyor ama gözle görülüyor. Mutlu bir yüz, pırıl pırıl… Işık ışık… Gözlerden sevinç taşıyor. Yüzde geniş bir gülümseme. İçinize girivermiş, damarlarınızda dolaşıyor. Kıpır kıpırsınız. Yerinizde duramıyorsunuz. Kuşlar gibi uçmak istiyorsunuz gökyüzünde. Birileriyle paylaşmalısınız, anlatmalısınız…
Aşkınıza karşılık aldınız belki. Bir bakış, biraz ilgi, belki de baş başa bir kaçamak… Ya da işinizde başarılı oldunuz. Pek çok kişinin önünde gururlandınız. Kıvanç duydunuz…
Haydi kalkın. Yatağınızdan çıkın. Bugünün güzel olması için uğraşın. Mutluluk içinizde filizlensin. Onu duyun… Hissedin…
YALVARIŞ
sana
ulaşamazsam
dokunamazsam
sensiz ve sonsuz
bir boşluğa düşerim...
ne olur
o zaman
sıkı sıkı tut beni...
Ayşe TURAL
YAŞAM YELPAZEMİZ
Hepimizin yaşam yelpazesi, tıpkı bir ressamın paletindeki gibi bir sürü renk, ton ve ebrulilerle doludur...
Ne var ki, zaman zaman o palette karalar, griler ve hatta kan kırmızılar da olur...
Onlar acılarımız, hayal kırıklıklarımız, korkularımız, kayıplarımızdır...
İşte bu noktada, tam da bu noktada, güçlü olmalı insan...
Yaşama sevincimizi diri tutmalıyız... Paniklememeyi, kaçmamayı, mücadele etmeyi bilmeliyiz...
Küçük sevinçlere tutunmayı bilmeli, içimize akıttığımız gözyaşlarımızı elimizin tersiyle silebilmeliyiz...
Sonra mı?
Hayata ışıl ışıl gözlerle bakıp kocaman gülümsemeliyiz...
ALAMASA
ellerimi uzatıp
dokunabilsem ellerine...
sıcaklığını
parmak uçlarım duyumsasa...
bakışların
bakışlarıma çakılsa...
hiçbir şey
seni benden alamasa...
Ayşe TURAL
HAYAT NE TATLI...
Ne zaman yazı yazmaya başlasam karşıma geçip oturuyorsunuz… Ya elinizde mis gibi kokan bir kahve fincanı ya da baharatlı kocaman bir çay fincanı… Merakla gözlerimin içine değil, yüreğime bakıyorsunuz gibi geliyor. Bocalıyorum önce… Heyecanlanıyorum ardından. Heyecan çok iyi bir şey aslında. O zaman daha güzel şeyler bulup çıkarıyorum, dağarcığımdan…
Bu neye benziyor biliyor musunuz? İpekliler satan bir kumaş satıcısına… En güzel, en gözalıcı olanlarını ayırıp koyar ya önümüze… Aynen öyle…Gözlerimiz kamaşsın ister…
Bence hayatın kendisi GÖZ KAMAŞTIRIYOR… Ona doymuyoruz, kana kana içilen su misali… Hangi yaşta olursak olalım, ondan bir an bile ayrılma düşüncesi gözümüzü korkutuyor…
HAYAT öyle tatlı ki…
YARIN SEVİNCİ
gece uykuya dalınca
şakacı tan ağarır birden
çatlar tohum
uzatır başını topraktan
gün ışıkları boyarken gökyüzünü
yaldızlanır yeryüzü...
ansızın
kırlangıç uçuşlarıyla
bulutlanırsa gökyüzü
arka bahçedeki çamaşırlar
varsın ıslansın...
bir yağmur kuşu
gagasında umutları
bir bir eker gönlüme...
gemiler geçer ufuktan
yol verir hüzünlere
umuda yelken açar
deniz bekler...
kumsal bekler...
güz ikindilerinde
günü eler çınar yaprakları
gözkapakları ardında düşler
elele tutuşlar sıcacık
yaprak bekler...
tomurcuk bekler...
derken akşamsefaları açar
kolkola kıyıya iner zamanlar
ruhumun etekleri ıslanır...
akşam rüzgarı
ürperirken tenimde
içimdeki gemilerin ışıkları yanar
birer birer
yarınların sevincinden...
Ayşe TURAL
HARİKA YOLCULUĞUMUZ...
Hayatının, yalnız sana ait olduğuna karar verdiğin gün, senin tam da dönüm noktandır. Özürler ya da bahaneler olmadan, dayanacak, güvenecek veya suçlayacak başka kimse aramadan hem de...
Bu armağan senindir...Bu harika bir yolculuk ve onun kalitesinden sorumlu olan da sadece sensin... İşte hayatın, gerçekte o gün başlar...
Benim harika yolculuğum başlayalı uzun zaman oldu... Tıpkı bir keşiş gibi, yaşamın patikalarını severek, merakla geziyorum... HUZUR ve YAŞAMA SEVİNCİ bana eşlik ediyor... Evet yaşamımın tek sorumlusu benim... Kararlarımı istediğim gibi veriyor, sonuçlarına da boyun eğiyorum, hatta önlerinde saygıyla eğiliyorum...
KAFANIZ KARIŞINCA...
Zaman zaman hayatın içinde dalgalanmalar olur. Birbirini tetikleyen olaylar, aksiliklerden doğan huzursuzluklar ya da hiç yoktan ortaya çıkan durumlar... her ne hal ise işte... adını siz koyun...
Aklınız karışır... Eh akıl bu onun da ara sıra karışıklığa ihtiyacı olur demek ki! O kadar hızlı çalışınca zaman zaman PES etmesi de doğaldır hani...
' Denizler durulmaz dalgalanmadan...' diyen bir şarkıyı hatırlatırcasına... kafanız alabildiğine karışır...
Temizleyiciden alınması gerekenler ertesi güne kalır... Yemek için aldıklarınızda en önemlisi unutulmuştur... yola çıkarsınız, uğramanız gereken yeri unutur, kendinizi bambaşka bir yerde bulursunuz... Mecburen yolu geri gitmek zorunda kalırsınız...
Böyle zamanlarda keyfimi hiiiiç bozmam... Sadece kendi kendime ' deli kız...' der, gülümserim. Biraz dinlenmeye ihtiyacım olduğunu anlarım... Okumaktan vazgeçerim o gün... bahçeyle uğraşırım mesela... Ya da uyduruk kaydırık bir film izlerim hem de alabildiğine saçma... yürüyüşe çıkarım hesapsız... bilmediğim sokaklara dalmak gibi de bir huyum vardır...
Amaç aklı biraz dağıtmaktır... Dağıtalım şöyle, geniş yerlere saçılsınlar ki karışan düğümler açılsın, kaçan ipin ucu bulup yakalansın...
Siz siz olun böyle zamanlarda önemli kararlar almayın sakın... Mutlaka yanlış olacaktır...
Şimdi ben aklımı hava almaya çıkarıyorum, benimle gelen var mı?..
Sevgi dolu bir HAFTA SONU geçirmeniz dileğiyle…
Ayşe TURAL