Kültüre, topluma katkılarından dolayı sonsuz teşekkürler…
Bu akşam 34. Kitap Fuarı etkinlikleri kapsamında
“ SİYASETTE ve KURUMLARDA BAĞIMLILIK, İDARE ETME ve İRADE “
konulu paneli kalabalık bir dinleyici kitlesiyle ben de izledim.
Ali Baturay’ın moderatörlüğünde konuşmacılar Siyaset Bilimcisi Yonca Özdemir, ( sevgili öğrencim) Birikim Özgür ve Gürdal Hüdaoğlu’ydu…
Düşünceleri ayrı ayrı bizi aydınlattı, düşündürdü…
FARKLISINIZ
Güne
Merhabalarla başlayın
İçiniz kıpır kıpır
Siz siz oluverin
Aydınlık gülüşleriniz
Isıtsın yürekleri
Gözleriniz çakışsın
Sevgiler akıtsın
Selamınız saygınız
İnsanlık onuruna yakışsın
Çünkü siz farklısınız...
Ayşe TURAL
TUTUNDUĞUMUZ DALLARI KIRMAYIN
Toprakla, çiçeklerle ve ağaçlarla haşır neşir oldukça hayatı daha kolay kavrıyor insan…
Onların dilini anlıyorsun… Neyi ne zaman istediklerini kavrıyorsun…
Saksısına sıkışıp kalmış çiçeği daha büyük kaba alırken yeni gübre ekliyorsun mesela…
Ektikten sonra da mutlaka CANSUYU vermelisin. Hatta birkaç gün de sulamalısın, tutuncaya kadar…
Gölgede de tutmalısın, kolay canlansın diye…
İnsanların da CANSUYU, yüreklerindeki UMUTTUR… Hayata altın ipliklerle tutunur gibi sapasağlam ayakta dururuz o zaman…
Toplumlar da böyledir.
Geleceğe UMUTLA bakarlarsa o zaman çeşitli HAYALLER kurarlar.
Endişeli ve huzursuz toplumlarda UMUDU YEŞERTMEK hepimizin AMACI ve HEDEFİ olmalıdır.
Umutlarını yitiren toplumlar nasıl da HARİTADAN silinirler… Tarihe bir GÖZ ATIN…
Bireysel olarak da toplumsal olarak da BASKI ve DAYATMALAR toplumu yok oluşa sürükler…
Lütfen TUTUNDUĞUMUZ DALLARI KIRMAYIN…
💐💐💐💐💐💐
FİDAN
Bir avuçtu toprak
Küçücüktü tohum
Öylesine cılızdı gün ışığı
Biraz yağmur damlası
Yetiverdi...
Başını uzattı fidan
Bu dünyaya inat
Onun da hakkıydı yaşamak...
Koparmalıydı
Çeke çeke almalıydı hakkını...
Alımlı
Bir ağaç oldu sonunda
Başkaldırdı göklere
'Ben ' dedi
'Ben de varım,
Yaşam kavgasında...'
AYŞE TURAL
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
İNSAN olma zamanı…
Şimdi neden böyle bir şey deme ihtiyacı duydunuz ki, dediğinizi duyar gibiyim.
Haberleri dinliyor musunuz?
Gazetelere şöylece bir de olsa bakıyor musunuz?
Sosyal medyada / akıl süzgecinden geçirerek / doğru paylaşımlara göz atıyor musunuz?
Özellikle pekçok insanın neden ikinci arabalarını yok fiyatına sattığını, merkezdeki evlerinden çıkıp daha ucuz buldukları evlere yerleştiklerini, ev eşyalarını satışa çıkardıklarını FARK ETTİNİZ Mİ?
Ne kadar çok insanın CORONA ile başlayan KRİZDEN yerlerde süründüğünün farkında mısınız?
İşsizlik aldı başını gidiyor. Bazı ailelerde iki kişi çalışırken şimdi eve yarım yarım hatta
toplamda bir bile etmeyen maaş / ücret girdiğini görüyor musunuz?
Üstelik bir gün belki o paranın bile kapıdan içeri giremeyeceği KORKUSUNU yaşadıkları hiç aklınıza geldi mi?
GELSİN...
GELSİN...
GELMELİ...
Bir sürü ailenin açlık sınırını çoktan geçtiğini anlayabiliyor musunuz?
ANLAMALISINIZ...
İŞVERENSENİZ
başvuran, sizden iş isteyenlerin yerine kendinizi koymayı hiç düşündünüz mü?
Evine ekmek götürme derdinden başka; kirasını, elektriğini, suyunu düşünen insanımızın olduğunun farkında mısınız?
KALDIRIN KAFANIZI ve etrafınıza BAKIN...
KÖR GÖZLERLE değil, kocaman kocaman açın gözünüzü ve görün...
Yardım ELİNİZİ UZATIN.
ONURUNU kırmadan, yufka yüreğini İNCİTMEDEN elinizden geleni yapın.
Onun yaşadığı sıkıntıyı, çaresizliği ANLAYIN.
Şimdi tam da ' İNSAN OLMA ' zamanı...
HERCAİ
Hercai menekşesisin yarim
Hercai....
Sendeki de gönül mü yani
Seç birini
Sev birini
Sar birini
Bu gidişle evde kalacaksın....
Ayşe TURAL
Zeki ERKUT’un son kitabı
ARTIK SIR YOK kitapçı raflarında yerini aldı. Yakında ADA TV.’de konuğum olacak.
Ben de IŞIK KİTABEVİ’nin açtığı KİTAP FUARINDAN bir tane aldım. Programıma gelince imzalatacağım…
HİÇ
Şemsiyesinde evreninde
Çam kütükleri sabırsız....
Adını bilmediğim çiçek
Göl dibinde
Kör gözlü altın balıklar...
Elimi uzatsam Isparta halısı
Allı yeşilli...
Borazanların kulakları sağır
Kapılar gıcırdar
Bulut eşiklerinde...
Bir nefes yeter
Doğanın afyonundan...
Ayşe TURAL
Bir anı... (2015)
ÇOCUKLUĞUNUZU BİLEN BİRİ
Telefondaki ses oldukça yaşlı... Buna karşın tatlı, neşeli ve sevecen...
Çocukluğumun Saadet Ablası... Evimizin bitişiğinde oturan, dikiş diken, terzi Saadet Abla... Halil'in annesi... Eşi berber..bazen öğle yemeğini dükkanına sefertası içinde götürüverdiğim...
Saadet Abla ben hercai menekşelerimi, kokulu karanfillerimi sularken makinasının başından kalkmadan şen şakrak sesiyle laf atar pencereden...
Bugün de biraz yorgun sesiyle yıllar öncesine götürüyor beni...
Küçücük ama pek düzenli dikiş odasında rengarenk kumaş parçaları beni renkli düşlere taşırdı.. Kadifeler, danteller, satenler, yanardöner taftalar... Aralarına karışmış papatya desenli basmalar...
Marifetli elleriyle makası tutuşu, çabuk çabuk ayaklı makineye basışı... Tıkır tıkır kumaşın üzerinde kayan Lorel Hardi ayaklar...
Biraz sonra kaynayan tencereden yapraklarına sarılıp tuzlanarak elime tutuşturulacak olan sütlü mısırın kokusu...
Ah ah!
Çocukluğumun hayal dünyasına gökkuşakları serpen güzel insanlar...
KANDIRMA
Ellerin
Başka ellerin sabırsızlığındaysa
Gözlerin
Başka bkışların çağrılısıysa
Yüreğin
Ritmini değiştirmiş
Başka tempoları vuruyorsa
Sen bir başkaysan
Bu aşk bitmiş demektir
Kendini kandırma....
Ayşe TURAL
KİMİNLE BİRLİKTEYSEK...
Okuduklarımdan ve hayattan öğrendiklerimden yola çıkarak şöyle düşünüyorum:
Yaşam ve ilişkiler alabildiğine karmaşık ya da olabildiğince yalın... Aslında onu karmaşıklaştıran yine biziz, diye düşünenlerdenim ben...
Hayatımıza kıyısından köşesinden adım atan ya da balıklama dalıverenler bizi serseme çeviriyor... Farkına varıncaya kadar atı alan Üsküdar'ı geçmiş oluyor... Yani olanlar oluyor... O, bizi değiştiriyor...
Yakınmıyorum, sadece gözünüzü açmak istiyorum. Hayatımıza kim girerse o, bizi derinden etkiliyor, çarpılıyoruz yani... En babayiğitlerimiz bile kendi payına düşeni alıyor...
O kişiye göre şekilleniyoruz... Özelliklerimiz çoğalıyor. Karşımızdaki zeki, esprili ya da şakacıysa o yönümüz gelişiyor... Başarılı, hırslı ve mantıklıysa onun gibi düşünmeye başlıyoruz...
Karşımızdakiyle dans ederken (hayatı paylaşırken) adımlarımız ona uyuyor... Uyumlu dans etmenin kuralı da bu olsa gerek değil mi?
ÖPÜCÜK
Gözlerimi kapatıp
Önce saçlarına dokunmalıyım.
Okşamalıyım usulca....
Sonra göz kapaklarını bulup
Birer öpücük kondurmalıyım
Kirpiklerine...
Parmak uçlarım
Yüzünü çizmeli hafiften...
Aralık dudaklarına
Değince dudaklarım
Ta kalbine akmalıyım....
Ayşe TURAL
GİTMEK... GİDEBİLMEK...
Gitmek CESARETTİR: Hiç hesapsız, kimseye ya da kimselere hesap vermeden gidebilmektir... Hem de nereye olursa olsun çekip gidebilmektir... Arkana bakmadan gidebilmektir... Bir sürü şeyi göze almaktır...
Gitmek GÜZELDİR: Yeni bir umuda yürümektir belki... Yeni bir hayata adım atmaktır mesela... Huzura kavuşmaktır belki... Kanayan yaralara tuz basmaktır biraz... Unutmaya çalışmaktır çokçası da...
Gitmek KEŞFETMEKTİR: Yeni insanları, yeni hayatları, yeni yürekleri arayıp bulmak demektir... En önemlisi de KENDİNİ BULMAKTIR ...
Ayşe TURAL