Memlekette her üç dört ayda bir boş yere asgari ücret tartışması yaşanıyor. Ama bir türlü sonuç alınamıyor. Açıklanan hiçbir rakam, ne işvereni ne de işçiyi tatmin etmiyor.
Oysa yapılması gereken belli. Asgari ücret tartışmasından ziyade hayat pahalılığını kontrol etmeliyiz.
İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, 8 aylık hayat pahalılığı yüzde 81,64, yıllık enflasyon ise yüzde 120.72 olarak gerçekleşti.
Böyle bir ortamda siz asgari ücreti kaç açıklarsanız açıklayın hiçbir derde deva olamazsınız.
Ekim ayında en yüksek fiyat artışı gösteren üç ürün arasında yer alan salatalık resmen lüks tüketim maddesi haline geldi. Allah’ın salatalığı sanırsınız ki pırlanta oldu. Bir aydaki artışı yüzde 85.82’yi buldu.
Sıkı durun. Eylül 2021'e göre Eylül 2022'de salatalık fiyatının 1 yıldaki artış oranı ise yüzde 725’i geçti.
Yeter artık, el insaf…
Bu nasıl olur?
Kimse girdi maliyeti, o, şu bu demesin. Bu açıklanabilir bir artış değildir.
Ekonomist milletvekilli Devim Barçın dün sosyal medya üzerinden bir çağrı yaptı.
Belli başlı temel tüketim mallarının çok acil hemen denetimli mal ilan edilmesini istedi.
Piyasada en azından temel gıda ürünlerinde bu kontrolü sağlayamazsak ekonominin ruhuna Fatiha okumaktan başka çaremiz kalmaz.
Daha önce de defalarca uyardık.
Hükümetlerin görevi asgari ücreti artırmaktan çok, hayatı ucuzlatmak olmalı.
Aksi halde ekonomiyi, Wage inflation yani ücret enflasyonuna teslim ederiz. Şu an geldiğimiz nokta tam da budur.
Ekonominin en temel kanunu artık kabul etmemiz gerekiyor.
Bir ülkeyi saran, toplumsal yaşamı alt üst eden en büyük kanser, enflasyondur.
Bunu en önemli sebeplerinden biri de “wage inflation” yani maaş enflasyonudur. Buna domino etkisi de diyebiliriz. Maaşların artmasıyla birlikte enflasyon da artıyor. Enflasyon arttıkça maaşlar da artıyor. Kısaca tam bir kısır döngü yaşanıyor.
Oysa halkın en büyük şikayeti hayat pahalılığıdır.
Ancak şu an izlenen politika bu hayat pahalılığını engelleyemez.
Bir yılda yüzde 725 artan salatalık bize ders olsun. Bu böyle devam edemez. Bizden söylemesi…