Zaman akıp gidiyor

Yaz tatillerinde bizim kuşak çocukluk döneminde genelde bir yerlerde çalışırdı. Hem bir uğraş olurdu bu hem de hayata hazırlanma yolunda deneyim kazanılırdı. Günün sonunda da yararlı olurdu bu.

 

Yaz tatillerinde bizim kuşak çocukluk döneminde genelde bir yerlerde çalışırdı.

Hem bir uğraş olurdu bu hem de hayata hazırlanma yolunda deneyim kazanılırdı.

Günün sonunda da yararlı olurdu bu.

Genelde birilerinin yanında çıraklık ya da tezgahtarlık yapılırdı.

Köylerde ise bahçe işi, hayvanlara bakımda aileye yardım filan.

Bilgisayarların, internetin olmadığı, tek kanallı televizyonun da sadece akşamları belli bir saatten sonra yayına başladığı günlerdi.

Bu yılki kadar olmasa da yine sıcak geçerdi yaz tatilleri.  

Klimalar yoktu, serinleyebilmek için vantilatörler kullanılırdı.

Bir de Bel-Kola, Bubble-Up ve Tansa içilerek serinlemeye çalışılırdı.

Star ve Super kolayı da  unutmamak lazım.

Cep telefonları yoktu, ev telefonları da kısıtlıydı.

Tatile çıkma, bir yerlere gitme kültürü de bugünkü gibi yaygın değildi.

Tatile çıkmak yerine, genelde İngiltere’den gelen yakınlarla biraz renklenirdi tatiller.

                                   *

Yazları okul yoğunluğunu geride bırakan çocuklar bir süre sonra sıkılırlar.

Bu dün de böyleydi, bugün de böyle.

Her ne kadar düne göre bugün bilgisayarlar ve internet olsa da..

Dört gözle beklenen tatil bir süre sonra sıkıcı hal alır.

Bu yıl küçük oğlum Berk’i ikna ettim.

Berk ilk kez bu yıl yaz tatilinde çalışmaya da zaman ayırdı.

Yaşı 14; sabah saat 08.00’de iş başı yapıyor.

Şimdilik işini ciddiye alıyor ve mutlu.

Elektronik cihaz satışı yapıyor, biraz da evrak getir götür işi..

Eve yorgun geliyor.

Çalışan biri olarak evde kendisine daha farklı bir ilgi bekliyor.
Ne de olsa yoruluyor!..

Hayatın sadece internet üzerinde ‘chat’ yapma ya da televizyon izleme olmadığını pratikte yaşayarak öğreniyor.

Kazanacağını iddia ettiği para miktarı çok az da olsa onunla neler yapabileceğinin planları yapıyor.

                                   *

Çok değil dün gibi yaşı 10 iken de çalışmak istemişti.

Mahalleden arkadaşı Serhan bir araba satış galerisinde işe başlayınca evde kıyamet kopmuştu.

Berk de çalışmak istiyordu ve ben ona iş bulmalıydım.

Bütün arkadaşlarının işe başladığını iddia ediyor ve kendisinin evde kalmasının doğru olmadığını söylüyordu.

Bu ısrar Serhan’la  iş konusunda yaptığı konuşma sonrasında bitmişti.

İş koşullarının hayal ettiği gibi olmadığını öğrenmiş ve ısrarından vaz geçmişti.

Zaten bir süre sonra da Serhan işi bırakmıştı.

                                   *

Aslında okul dönemleri yaşam daha bir düzenli oluyor.

Yatış kalkış saatleri daha bir programlı gerçekleşiyor.

Tatil dönemlerinde çocuklar boşa çıktığından olacak ne düzen ne program kalıyor.

Sabahları her geçen gün biraz daha geç uyanmalarla gece daha geç saatlerde yatmalar başlıyor.

Bir süre sonra da düzen bozulmaya, program yapamamaya başlıyorsunuz.

Sonuçta hayat şu ya da bu şekilde akıp gidiyor.

Dünün çocukları bizler bugünün büyükleri olarak dün çok yavaş akıp gidiyor diye şikayetçi olduğumuz zamanın bugün nasıl akıp gittiğinin farkında olamamaktan şikayet ediyoruz.

                                   *

Zaman genelde birçoğumuza yetmiyor.

Değişen ve gelişen dünya koşullarının dayattıkları zamanı yetersiz bırakıyor.

Belki yarın koşullar daha da zor olacak.

Aslında önemli olan yaşanılan kaliteli zaman!

Ve bunun değerini bilmek.

Hakkını vererek yaşamak.

Gerektiğinde çalışmak, ama eğlenmesini de bilmek.

Önemli olan yaşamı herşeyi ile sevebilmek.

 

Bu haber 13 defa okunmuştur

:

:

:

: