Rusya’dan yeni büyükelçi ile Doğu Akdeniz’de yeni dönem

Rusya adaya öyle bir büyükelçi gönderdi ki, başta Rum basını olmak Güney’de kamuoyu kıyameti koparıyor.

Rusya adaya öyle bir büyükelçi gönderdi ki, başta Rum basını olmak Güney’de kamuoyu kıyameti koparıyor.
Yeni Büyükelçi Murat Magometovich Zyazikov dün işbaşı yaptı. Kendisi hem Müslüman, hem de sünni. Rum basını yeni büyükelçi için “Rusya’nın Erdoğan’a hediyesi” başlıklarını atıyor.
Elbette bu atamaya gösterilen tepkiyi gereğinden fazla abartılı bulanlar da var. Ancak bir yönüyle Rumlar haklı.
Yeni Rus Büyükelçi, Kıbrıslı Türklerle daha fazla empati kurabilecek bir isim.
Aslında büyük fotoğrafa baktığımızda mesele bir büyükelçi atamasının çok daha ötesinde anlamlar ifade ediyor.
Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını da sağlayan Rusya, Ukrayna savaşında bu enerjiyi adeta bir silah gibi kullandı.
Avrupa bu kışı atlatsa bile önümüzdeki yıl Rusya ile bu gerilimi devam ettiremeyecek durumda.
Rusya açısından ise durum daha farklı.
Doğu Akdeniz'de son 10 yılda bulunan ve enerji kaynağı çeşitliliğini artıracak olan doğalgaz kaynaklarının, kendi ülkesine olan bağlılığı sonlandırmasından kaygı duyuyor.
Bu sebeple son birkaç yılda Mısır, Libya ve Suriye açıklarındaki hidrokarbon yatakları için de anlaşmalar imzalamaya başladı.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki konumunun farkında olan Moskova, bu yüzden adaya atadığı Müslüman Büyükelçi ile Rumlara bir mesaj da gönderiyor.
Tarihsel bağları güçlü olan Ruslar ve Rumlar arasındaki ilişki, son dönemde Rum Yönetimi’nin AB yanında konuşlanması ve ABD ile silah alım anlaşmaları imzalamasıyla gölgelendi.
Bu gelişmeler Putin’in canını fena sıktı.
Zaten o yüzden Moskova’dan Ercan’a direkt seferler başta olmak üzere pek çok hazırlığa ilişkin ciddi iddialar konuşuluyor.
Öte yandan Doğu Akdeniz’deki münhasır kriz de artık giderek Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki bir meseleye dönüşüyor.
Hatta Amerika Birleşik Devletleri’nin Rum-Yunan ile Türk tarafları arasındaki meselelerde tarafsızlığını kaybetmesiyle Batı ittifakının Türkiye karşıtı bir ittifaka dönüştüğü söylenebilir.
Gerginliğin daha fazla tırmandırılması bölgedeki kutuplaşmayı derinleştirirken, Ankara’yı Moskova’ya daha fazla yaklaştırıyor.
Peki tüm bu büyük fotoğraf içinde Kıbrıslı Türkler olarak biz neredeyiz? Konumumuz ne?
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kavgası aynı zamanda Kıbrıs Türkünün kavgasıdır.
Yani ya anavatan ile birlikte bu satrancı kazanacağız ya da birlikte mat olacağız.
O yüzden soldan sağa bütün partilen aklımızı başımıza alıp öyle hareket etmeliyiz. Bizden söylemesi…
Bu haber 5475 defa okunmuştur

:

:

:

: