Kuzey Kıbrıs’ta dolu, dolu geçen iki haftanın ardından bu yazımı Almanya’da kaleme almaktayım. Akşama da Brüksel’de olacağım.
Gerçekten tanımaya ve öğrenmeye çalıştığım Kuzey Kıbrıs Gerçeği’ni daha iyi anlamama yararı olan çok güzel iki hafta geçirdim. O ana kadar detaylı olarak bilmediğim sorunlarla ilgili ayrıntılı bilgi alabildim. Sorunlara farklı bakış açısından yaklaşan dostlarımdan çok şey öğrendim. Çok değerli insanlar tanıdım.
Çetinkaya Başkanı’ndan futbol alanındaki kararlı kavgayı dinledim. Dış İşleri Bakanlığı’nda genç dinamik ve KKTC’yi yurt dışında başarıyla temsil etme azminde olan diplomatlarla doksan dakika biraraya geldikten sonra yanlarından ayrıldığımda benimde moralim daha iyiydi.
Bir çok ev ödevi ile adadan ayrılırken bu güzel adadan ayrılmanın hüznünü hissettim dersem yalan olmaz. Tek tesellim bundan sonra çok sık adada olacağımı bilmek oldu.
Şimdi adadaki dostlarla birlikte bir çok alanda gerçekleştireceğimiz “KKTC için güzel planlarımız” var. Bu planlarımızı gerçekleştirme aşamasında sanırım sizlerle de çoşkuyla paylaşacağız.
Ancak bir konu beni üzdü. O da adada yaşamakta olan ve bence kendilerine çok daha fazla güvenmemeleri için hiç bir neden olmayan dostlarımdan bazılarının “karamsarlığı” idi.
Bence bu güzel modern insanlar diyarı adada yapılabilecek en büyük hata “karamsar” olmak.
Evet doğru. İzolasyonlar sürüyor. Direk uçuslar henüz gerçekleşemiyor. Ticaretle uğraşanlar bu adanın “yaratıcılık” kahramanları. AB üyesi olarak kabul edilmiş bir adanın “AB tarafından aldatılmış insanları” olmanın verdiği hayal kırıklığı elbette acı. Rum Kesimi’nin Kuzeydeki adalıların günlük yaşamını bezdirici bir hale getirme çabaları ise çirkin.
Ancak tüm eksikliklerine ve aksaklıklarına rağmen KKTC sapasağlam durmakta. TSK ve GKK adada Kıbrıslı Türkler’e yönelik her tehdidi anında bunu yapmaya cüret edecek olanları pisman edecek konumda. Ve onlarca yıldır “ne zorluklarla başa çıkmış” ve sorunlarla uğraşırken yaratıcı olmuş Kıbrıslı Türkler olarak “karamsar olmak” kendi kalesine gol atmak olur.
Tam tersine hem dünya hem de Rumlar bilmeliler. Eğer bu izolasyon saçmalığını sürdürürlerse ve Kıbrıs Türkü’nü adadaki ikinci sınıf azınlık olarak ezebilecekleri bir çözüm modelinde israr ederlerse KKTC kök salmaya devam edecek ve kendi başının çaresine bakmasını her geçen gün daha iyi öğrenecek.
Varsın oturduğunuz evler Rum koçanlı olsun. Gerekirse öyle bir evde ben de otururum. Larnaka’ya üç saatte varma olanağım olsa da inadına altı saatte de uçmaktayım. Çünkü haklı olan taraftayız. Bazen haklı olanlar haklarını almak için haksız yere her şeyi elde ettiğini sananlardan daha çok çekerler. Ama bu kavganın haklılığını değiştirmez.
Önemli olan kararlı ve sabırlı olmak. Kuzey Kıbrıs’ta gördüğüm, insanların eğitim düzeyi ve yaşam biçimi olarak dünya genelinde çok iyi bir konumda oldukları. Kendilerine güvenerek şu anda gelinen refah konumunu çok daha yukarı taşımalarına engel olacak hiç bir durum yok.
Bu nedenle karamsar olduğunu söyleyenlere sesleniyorum. Eğer kararlılık ile yaşama sarılırsanız gelecek Kuzey Kıbrıs’ın ve eğer Rum Kesimi yanlış politikasını sürdürürse KKTC’nin. Kuzey Kıbrıs’ta yaşamak bence bir şans. Bunu değerini bilmek çok önemli!