30 Ağustos Zafer Bayramı bugün anavatanla birlikte ülkemizde de coşkuyla kutlanıyor.
Kıbrıs Türkü anavatanıyla birlikte bu anlamlı günü birlikte kutluyor. Zira bu topraklardan Türkün adını silmeye çalışanlar 1922’de de 1974’te de mağlup edildi.
1922 ruhu ile 1974 ruhu gerçekten büyük bir benzerlik gösterir.
Bundan tam 101 yıl önce bugün bir ulus kurtuluşuna vesile olan çok önemli bir zafere imza atmıştı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğindeki Türk ordusu, Anadolu'ya leş kargası gibi üşüşen Yunan ordusunu 30 Ağustos sabahı Dumlupınar'da sıkıştırmış, büyük bir meydan savaşı yapılmıştı.
Yunan ordusu Başkomutanı General Trikopis ve birçok subay esir alındı.
Kaçan Yunan ordusunun yeni bir savunma hattı oluşturmasını engellemek amacıyla Mustafa Kemal 'Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!' emrini verdi.
Bu emirle başlayan takip 9 Eylül’de Türk ordusunun İzmir'e girmesiyle sonuçlandı.
Mustafa Kemal'in o gün Akdeniz için verdiği talimat bugün hala geçerlidir.
Akdeniz'de var olamayan, yok olmaya mahkumdur.
O yüzden Akdeniz'de kendi münhasır ekonomik bölgesi için 'Biz buradayız, hakkımızı kimseye yedirmeyiz' mesajı veren Türkiye, Akdeniz'deki var olma mücadelesini Mustafa Kemal Atatürk'ün bir talimatı bize bir vasiyeti saymaktadır
Doğu Akdeniz ve Ege’de Rum Yunan ikilisine karşı Navteks savaşlarının yaşandığı son yıllarda mavi vatanda mücadelesini sürdüren anavatanın varlığı da Kıbrıs Türkü için her zaman en büyük güvencedir.
101 yıl önce Anadolu’yu ele geçirmeye çalışan zihniyet, 74 öncesinde de Kıbrıs Türkü’nü bu adadan atmak istemişti.
Bir 30 Ağustos zafer bayramını daha geride bırakırken, ulus olarak bu gerçeklerin bir kez daha farkına varmalı, safları her zamankinden daha fazla sıklaştırmalıyız.
Dünya Pile’de 500 Kıbrıslı Türkün masumane yol talebine bile nasıl karşılık verdi. Karşımızda nasıl bir cephe oluşturuldu. Buna geçtiğimiz günlerde tek tek tanık olduk.
O yüzden 30 Ağustos 1922’den 101 yıl sonra da aslında zihniyet aynı. Değişen bir şey yok.
Bizden söylemesi…