Türkiye , bir NATO ülkesi .
Türkiye’de batılılaşma , fiilen Atatürk Cumhuriyeti ile başlar .
Atatürk bunu “muasır “ kelimesi ile dile getirmişti .
Günümüzde anlamı :
Çağdaşlaşma , çağdaş olma .
Atatürk , 15 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde , çağdaşlaşmak için ne gerekirse yaptı .
Fakat , çağdaşlaşmak adına da ülkenin bağımsızlık ve egemenliğini tehlikeye atmadı .
1938 ‘de hakiki dünyaya göçünce , bir yıl geçmeden , dünyada İkinci Dünya savaşı çıktı .
Dünya dengeleri alt üst oldu .
Savaştan sonra , Türkiye , batılılaşma yolunda daha da ileri adım atarak . Başta güvenlik unsuru olmak üzere , Batılıların oluşturduğu NATO denilen kuruluşa müracaat ederek , NATO’da yerini aldı .
ABD , bu örgütün ağa babası oldu .
Güçlü ekonomisi ve savaş sanayinin getirdiği ağırlıkla , ABD bunu başardı .
1950 sonrası , iktidarlar tarafından , batılılaşma daha da ileri götürülerek . Nato müttefikliği kıfayet etmeyerek , bir de ABD müttefikliği ile Türkiye batıya müttefiklik açısından perçinlenmiş oldu .
Türkiye ile ABD , candan iki müttefik .
O kadar ki , Türkiye’nin her alanda kalkınmasını sağlayacak her şey , ABD‘ ye teslim .
“ Gitsin Amerika , gelsin Amerika .“
Nereye kadar ?
1964 . Küstah Jhonson mektubuna kadar .
Jhonson’un paçavrası , Türkiye’de batılılaşmayı ve çağdaşlaşmayı ABD hegemonyasına teslim edenlere “ Hanya’yı ve Konya’yı “ öğretmiş oldu .
Jhonson mektubu ile ABD , ilk etkili müttefiklik örneğini göstererek “ Misakı Milli” sınırları dışına çıkmaya , müttefikine o günkü şartlar altında set çekmişti .
Misakı Milli dışına çıkmak , ABD’nin milli çıkarlarına ters düşmek demekti .
ABD , göz boyamak için sıkıya geldiğinde Türkiye için ” Müttefikimiz ve stratejik ortağımız “ demekten de hiç geri durmaz .
İşte bu müttefik .
1992 de ikinci büyük müttefikliğini göstererek , NATO kararlılık tatbikatında .
Türk Deniz Gücüne ait olan ve tatbikata katılan Muavenet Fırkateyininin , Saratoga ABD uçak gemisinden atılan iki adet Sea Sparrow füzesi ile vurulması .
8 komutan şehit olmuş , 22 denizci de yaralanmıştı .
ABD olayın kaza olduğunu açıkladı .
Yapılan araştırmada , kaza olmasına imkan yoktu .
Çünkü füzelerin ateşlenmesi , altı ayrı kararın olması ile mümkün .
Kasıt ve düşmanlık olayda kişnemekte .
Zamanın TC Hükümeti ( DYP – SHP ) olayın üzerinde gerektiği şekilde durmadığı için olay sadece ailelere tazminatla kapanmıştı .
Gelelim üçüncüye , müttefikliğin , Türkiye’ye öngördüğü armağana !
Türkiye’nin , Kuzey Irak’taki faaliyetleri , ABD’nin bölgedeki çıkarlarına ters düştüğü için , 2003 , 4 Temmuz’unda askeri literatüre çuval olayı olarak geçen olay . 4 Temmuzda bölgedeki Türk askerlerinin başına çuval geçirilip tutuklanmaları olmuştu . 7 Temmuz’da Türk Askerleri serbest bırakılmışlardı .
Süleymaniye’de de ABD . Türkiye’nin müttefiki ve stratejik ortaklığını dört dörtlük göstermiş oldu .
Bir de , son olarak gösterdiği , müttefikliği ve stratejik ortaklığını da gündeme getirmezsek , büyük müttefike gerçekten haksızlık yapmış oluruz .
Geçenlerde Ankara’ya kadar sızan teröristlere karşın , operasyon düzenleyen Türk silahlı kuvvetlerinin ve ilgili Bakanların uyarılarına rağmen . Harekat bölgesini terk etmeyerek , hedef durumunda kalan ABD askerlerinin , tehdit oluşturduğu gerekçesi ile , bir SİHA’nın ABD F-16 ları tarafından düşürülmesi .
Pentagon sözcüsü :
“ Türk Siha’sının Amerikan güçlerini kasıtlı olarak hedef aldığına yönelik bir emarenin de olmadığını “ açıklamasına eklemiştir .
Türk Siha’sında kasıt yoksa .
Kasıt , Siha’yı düşürende olmaz mı ?
63 Kıbrıs olayları göstermiştir ki .
Ne kadar , karşılıklı olarak yaldızlı kelimelerle müttefiklikten canla başla bahsedilirse bahsedilsin , bu maya tutmadı ve tutmayacak .