Kabahatin çoğu senin canım kardeşim!..

Dünyanın bir noktasında insanlık 2030’dan önce ay yüzeyinde yaşayıp çalışmanın hesabını yapıyor. Biz ise 2030’dan önce yollarımız düzene girer mi, asfalttaki çukurları kapatabilir miyiz?.. Bu soruların yanıtını arıyoruz…

Dünyanın bir noktasında insanlık 2030’dan önce ay yüzeyinde yaşayıp çalışmanın hesabını yapıyor. Biz ise 2030’dan önce yollarımız düzene girer mi, asfalttaki çukurları kapatabilir miyiz?.. Bu soruların yanıtını arıyoruz…
Şaka değil…
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, insanların 2030 yılından önce Ay yüzeyinde yaşayıp burada çalışıyor olabileceğini duyurdu.
Böyle bir dünyada bizim tartıştığımız meselelere bakın.
Size de gerçekten de tuhaf gelmiyor mu?
Ülkede neredeyse uzay karanlığına bürünen sokaklarda bizimkilerin en büyük işi patlamış ampulleri değiştirmek. Ama ne yazık ki onu da yapamıyorlar.
Son günlerde giderek artan trafik kazalarının en büyük nedeninin bu karanlık yollar olduğu belirtiliyor.
Bizim beklentimiz büyük değil. Yanış anlaşılmasın.
Kimse bizim siyasilere ‘siz de bizi uzaya çıkarın, bizi ayda yaşatın’ demiyor…
Ama dünyanın bir noktasında birkaç yıl içinde ayda yaşam planlanırken, bizim en büyük vizyonumuzun patlak ampulleri değiştirmek olmasını kabullenmemiz de mümkün değil.
Yaşanan siyasi tartışmalara bakın. Siyasetçilerin birbirlerine yönelik eleştirilerini izleyin.
Bu halkın menfaatine bir tane tartışma konusu bulabiliyor musunuz?
Tamamen sen ben kavgası… İktidar hırsı… Koltuk sevdası… Köşe kapmaca…
Her siyasinin seçimler öncesinde bu halka verdiği bir yapılacaklar listesi var…
Seçim vaadi de olsa bu yapılacakla listesi o siyasinin karnesini hazırlamakta önemli bir rol oynar.
Hatırlayalım oy verdiğimiz siyasileri. Bugüne kadar yaptıkları icraata ya da muhalefet tarzına bir göz atalım.
Eksiler artılardan fazlaysa o siyasinin karnesine geçer not vermek mümkün değil.
“Düğünüme geldi, cenazeme geldi, yolda gördü, bana selam verdi, iş sözü verdi…” diyerek türlü gerekçelerle verdiğimiz oylarla siyaseti şekillendiriyoruz.
Ondan sonra da ülkede geldiğimiz noktada sıkıntıların sorumlusu olarak, meclise gönderdiğimiz o vekilleri görüyoruz.
Hayır, sorumlu biziz.
İnsanlık ayda bir yaşam kurmanın arifesine gelmişken, karanlık kentlerdeki patlak ampulleri bile değiştiremeyen aciz siyasetçilere geleceğimizi teslim ettiğimiz için kendimizde de kabahat bulmalıyız.
Büyük ustanın dediği gibi “kabahatin çoğu senin canım kardeşim…”
Bizden söylemesi…

Bu haber 1726 defa okunmuştur

:

:

:

: