FESTİVALLER

Haziran ayı Kıbrıs’ta peş peşe dizili festivaller ayıdır. Müzik, tiyatro, konser, yarışmalar...

Haziran ayı Kıbrıs’ta peş peşe dizili festivaller ayıdır. Müzik, tiyatro, konser, yarışmalar... Her yıl olduğu gibi bu yıl da Mağusa, Girne Festivalleri, biz meraklılarını epeyce koşturdu. Ancak zamanlama yanlışlığından hepsini görme fırsatını yakalayamadık ne yazık ki !.. Gülriz Sururi’nin Fosforlu Cevriye’si Mağusa’da Zuhal Olcay’la çatıştı. Ne yazık ki bunun zararını biz meraklı ve bilinçli izleyici çektik. Neyse ki geçen yıllarda Girne Kalesi’nde Bülent Ortaçgil’le verdiği konseri en ön sırada izleme fırsatım olmuştu. Yoksa tercih beni zora koşacaktı...
Aynı anda iki ayrı yerde olmanın sihirli bir formülü varsa isteyelim beyler, lütfen!.. Amaç üzüm yemek mi, yoksa bağcı dövmek mi? Bizim için etkinlikler düzenliyor belediyelerimiz ama ne yazık ki biri daha öne ya da arkaya çekmiyor festival tarihini... Olan da yazıklanan bizlere oluyor. Tarihler çakışmasa eminim tüm izleyiciler o alanları dolduracak...
Cuma akşamı Büyük Han’daki “ KKTC Korolar Festivali”ndeydim. Belli ki duyuru iyi yapılmış dedim. Yer bulamadığımdan merdivenlere oturdum. Belim ağrımasına rağmen yerim o kadar güzeldi ki kalkmadım ve konseri kuşbakışı izledim. Bir gece önce de Bellapais’te konserleri vardı. Yedi koronun katılımı ile gerçekleşen hoş bir konserdi. Özellikle Girne Belediyesi Çocuk Korosu ve Anadolu Güzel Sanatlar çok başarılıydı. Türkiye’den gelenlere sözüm yok, onlar gerçek profesyoneller zaten ve gençlerimize harika örnekler oluşturuyorlar. Dikkat ettim birkaçının madalyalar parlıyordu göğüslerinde... BRT’nin minikleri de güzeldi. Bize klasik müziğin de çocuk yaşlarda başlaması gerektiğini anlatmış oldular.
Büyük Han, böylesi etkinlikler için biçilmiş kaftan bir mekan... Akustik güzeldi. Ancak hanın ortasında bağıra çağıra yemek yiyen ya da kahve içen gruplar hoş değildi. Konser bitiminde ıssız ve bizsiz Lefkoşa, açıkçası beni üzdü. Hayat, hanın dışında durmuş gibiydi...
Bir de etkinliği biten her çocuğu annesi apar topar kapıp kaçtı. Ben de iyi duyuru yapılmış diye düşünmüştüm ama yanılmışım. Çocuğu için gelen aileler ve yakınları, sandalyeleri boşaltıverdi. Ne yazık ki sanatın pek çok dalında yüzeysel kalıyoruz. Bu da KÜLTÜR sayılmaz ve en önemlisi de orada bulunanlara, özellikle etkinlikte sahnede olanlara çoook büyük ayıp... Hem de görgü kurallarına aykırı bir davranış diye düşünüyorum.
Siz ne dersiniz efendim?
Bu haber 3090 defa okunmuştur

:

:

:

: