Bir ülkeye yatırım çekmek için dünyanın her yerinde kural bellidir. İnsanları yatırıma yöneltmek için bir takım avantajlar sağlanır. Güney’de de Türkiye’de de sistem böyle işler.
Biz de son yabancıya taşınmaz mal yasasına kadar bu avantajı sağlıyorduk.
Yabancılar ev aldığında ne mi oluyor?
Domino efektiyle ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Buraya gelen Ruslar, Almanlar, İngilizler yemeklerini ülkelerinden getirmeyeceğine göre, bu katkı elbette kaçınılmazdır.
Araba kiralıyorlar, restorana gidiyorlar. Devletten elektrik, su alıyorlar. Dolayısıyla devletin gelirlerine de katkı sağlıyorlar…
Ekonominin çarkları böyle dönüyor.
Ancak biz ne yazık yönetim anlayışımızla her fırsatta altın yumurtlayan tavuğu kesmeye çalışıyoruz.
Son çıkarılan yasayla da bu tavuğu bir güzel kestik.
Turizme bir darbe de ne yazık ki İskele’de çevre felaketinden geliyor.
Alın size bir başka çelişkili uygulama daha. Hatırlayalım… Geçen yıl İskele’de Long Beach’de su arıtma meselesini çözmek için oluşturulan fonda oda sayısına göre bin sterlin ödeme şartı getirilmişti.
İskele büyük bir belediye. Belediyenin belki de yüzde 10’unu kapsayan Long Beach’deki eksiği bütün İskele’ye yani yüzde 90’a ödetmeye çalıştılar. Gelen eleştirilen üzerine hatalarını anladılar. Geri adım attılar.
Peki İskele’de şu anda kirlilik sorunu çözüldü mü? Elbette hayır. KKTC’nin incisi İskele’de yaşanan çevre felaketi medyanın yine bir numaralı gündemi oldu.
İskele’de konut satan müteahhitler denizi göstererek sattıkları o evleri, yaşanan bu çevre felaketi karşısından bundan böyle nasıl satacak?
Dünyada turizm ile övünen gelişen ülkelere bakın. Bu ülkelerin hepsinde olmazsa olmaz çevrenin korunması. Turiste cezbedici bir şekilde temiz çevreyi, doğayı pazarlamak.
Bizdeki duruma bakalım. Rumların turizmimizi baltalamasına gerek yok. Biz kendi kendimizi baltalıyoruz. Böyle giderse birkaç yıl sonra bu adada turizmden söz etmek de mümkün olmayacak.
Ne mi yapmalıyız? Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Ancak ne yazık ki dünya Mersin’e giderken, biz tersine gidiyoruz. Bu böyle sürmez, bizden söylemesi…