Sanatın Yükselen Yıldızı: Oğuzhan Akdoğan'ın Yaratıcı Yolculuğu ve Başarıları

2011 yılında Oğuzhan Akdoğan'la İtalyan Film Festivali etkinliklerinde tanışıyoruz. Kendisi çalışkan, zeki, saygılı ve en önemlisi, en iyiyi hedefleyen bir kafa yapısına sahip. Bu özellikleri, onu kısa sürede dikkat çekici bir sanatçıya dönüştürüyor.

2011 yılında Oğuzhan Akdoğan'la İtalyan Film Festivali etkinliklerinde tanışıyoruz. Kendisi çalışkan, zeki, saygılı ve en önemlisi, en iyiyi hedefleyen bir kafa yapısına sahip. Bu özellikleri, onu kısa sürede dikkat çekici bir sanatçıya dönüştürüyor.

2016 yılında Hollywood'da film ve sanat kariyerine sağlam bir adım atıyor. Yönetmenlik, yapımcılık ve oyunculuk gibi alanlarda yer aldığı projelerle yeteneklerini sergiliyor ve sektörde adından söz ettiriyor. Oğuzhan Akdoğan, yalnızca yetenekleriyle değil, aynı zamanda sanata olan tutkusuyla da bu yolculukta iz bırakmaya kararlı olduğunu gösteriyor.

Bu yazımda, sizlere Oğuzhan Akdoğan'ın kariyer yolculuğunu ve sanata olan bakış açısını paylaşma fırsatı sunacağım.


Oğuzhan, son zamanlarda hangi projelerde yer aldın? Bu projeler senin için hangi açılardan anlam taşıyor?

'Los Angeles, City of Dreams and Fallen Angels' adlı ödüllü ve anlamlı kısa belgesel filmde, önemli isimlerin yanında tek oyuncu olarak yer almak, beni içtenlikle mutlu etti. Bu çalışmaya dahil edilmek, benim için özel bir anlam taşıyor. Çünkü bu projede, evsizliği ortadan kaldırmaya yönelik önemli bir sosyal meseleye dikkat çekiyoruz. Televizyon kişiliği, yazar ve aktris Lisa Vanderpump, My Friend's Place'in yöneticisi Heather Carmichael, Los Angeles Belediyesi Skid Row Strateji Direktörü Kirkpatrick Tyler gibi güçlü destekçilerle birlikte çalışmak, bu projenin etkisini daha da derinleştiriyor.

Ayrıca, Sea Color adlı uluslararası bir reklam filminde yapımcı olarak yer aldım. Reklam, Türkiye'ye yönelik bir pazar çalışmasıyla oluşturuldu ve çekimler, California’nın farklı şehirlerinde Amerikalı ve uluslararası bir oyuncu ve set ekibiyle tamamlandı. Bu tür projeler, ekonomik büyümeye katkı sağlarken, insanları bir araya getirerek işbirliğini ve karşılıklı anlayışı da güçlendirir.

Bunların öncesinde ise, Hollywood Türk Film Festivali’nde yapımcı olarak görev aldım. Festival, bir yıllık ön hazırlık sürecinden sonra Paramount Pictures Stüdyolarında üç günlük bir etkinlik olarak katılımcılarla buluştu. Hollywood Türk Film Festivali (HTFF), Türk filmleri aracılığıyla Türkiye ve kültürüne olan ilgiyi artırmak ve Türk sinemasını uluslararası alanda tanıtmak amacıyla kuruldu. Festival, film endüstrisinin merkezi olan Hollywood’da gerçekleşti. Dünya çapında ünlü yönetmenler ve oyuncuların katılımıyla, Türkiye’nin zenginlikleri dünya sahnesine taşındı. HTFF, Türkiye'nin Akademi Ödülleri’nde En İyi Yabancı Film kategorisinde resmi aday gösterilen yapımıyla açılış yaptı ve Türk sinemasının yaratıcılarını Hollywood ile buluşturan dikkat çekici bir etkinlik olarak büyük ilgi topladı.'


Sanata olan bakış açınızı nasıl tanımlarsınız?

'Sanat, benim için hem bir ifade aracı hem de hayatın derin bir yansımasıdır. Sanat, bizi bize gösteren ve içsel dünyalarımızı keşfetmemizi sağlayan bir yolculuktur. Bir çalışmanın duygusal derinliği ne kadar çarpıcıysa, izleyicideki yansıması da o kadar unutulmaz olur.

Sinemada, karakterlerin iç dünyalarını keşfetmek ve izleyiciyi bu karakterlerle derin bir bağ kurmaya davet etmek benim için vazgeçilmezdir. Edebiyat da bu anlamda büyük bir tutkumdur; karakterlerin psikolojik derinliği ve iç dünyalarındaki mücadeleler, hem sinemada hem de edebiyatta eserin gücünü katbekat artırır. Her iki sanat formunda da bir karakterin yaşamına dalmak, onun dünyasını paylaşmak, sanatın büyüsünü her seferinde yeniden yaşamamı sağlar.

Sanat, sadece bireylerin ruhlarına dokunmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal dönüşümlerin de kaynağı olabilir. Farklı bakış açılarını bir araya getirerek insanları ortak bir zeminde buluşturur ve onlara empati kurmanın, anlamanın, keşfetmenin yollarını sunar. Amacım, bu potansiyeli kullanarak toplumun kültürel yapısına katkı sağlayan ve daha geniş bir anlayışa, birlikte yaşamaya yönlendiren eserler üretmektir. Sanat, bu anlamda bir köprü görevi üstlenerek bireyleri bir araya getiren en değerli unsurlardan biridir.'


Peki Oğuzhan, zamanın olduğunda neler yapmaktan hoşlanırsın?

'Yazı yazmak, benim için hem bir iş hem de derin bir tutku. Kalemi elime aldığımda, aniden bambaşka bir dünyanın kapıları aralanıyor; hayal gücümün ötesine uzanan heyecan verici bir yolculuğa çıkıyorum… Bu yolculuk, her defasında beni farklı diyarlara, keşfedilmemiş düşüncelere ve yeni hikayelere götürüyor.

Zaman buldukça, çocukluğumdan beri içimde büyüyen piyano sevgisiyle kendimi rahatlatırım. Annemin küçük bir elektronik klavye ile aşıladığı bu tutku, her notada beni huzurun ve dinginliğin kollarına bırakır.

Ayrıca, resim yapmak, fotoğraf çekmek ve yüzmek de diğer sevdiğim uğraşlar arasında. Bu hobiler, bana hem ilham veriyor hem de enerjimi tazeliyor.'


Peki, şu sıralar hangi projeler üzerinde çalışıyorsun?

'Oyunculuk ve modellik dışında, üzerinde çalışmakta olduğum uzun metrajlı bir korku senaryosu var. Detaylarını şimdilik gizli tutuyorum, ancak bu projenin benim kariyerimdeki anlamlı çalışmalardan biri olacağına inanıyorum.

Yazım ve çizim aşamaları büyük ölçüde tamamlanmış bir çocuk kitabı projem de var. Tabii, düzenlenmesi gereken ve sonraki aşamalar için üzerinde durulması gereken birçok önemli detay mevcut.

Ayrıca, üzerinde derinlemesine çalıştığım bir drama romanı projelerim arasında yer alıyor. Her biri farklı türlerde olduğu için, her projeye özel günler ve çalışma çizelgeleri oluşturuyorum. Gerçekten büyük bir keyifle yürüttüğüm bu çalışmalar, bana yeni bakış açıları kazandırıyor ve her biri ayrı bir yaratıcı serüven sunuyor. Projelerimle ilgili bilgileri ilerleyen dönemde daha detaylı olarak paylaşmayı umuyorum.'


Ne denebilir ki? Oğuzhan Akdoğan, kısa sürede uluslararası film arenasında kendini kanıtlamış, genç yaşına rağmen büyük başarılara imza atmış bir sanatçı. Sanata olan derin tutkusu ve özgün yaklaşımı, onu hızla öne çıkarıyor. Yapımcı ve oyuncu olarak yer aldığı çalışmalarla sektöre değerli katkılarda bulunuyor. Sektördeki yenilikçi ve etkileyici üslubu, projelerini sadece başarılı kılmakla kalmıyor, aynı zamanda film dünyasında iz bırakacak nitelikte olmasını sağlıyor.

Ayrıca, Amerika’dan benim adıma hayran sayfası açması ve yıllardır yazılarımı ve çalışmalarımı hiç yakınmadan o sayfada paylaşması inanılır gibi değil! Oğuzhan, seni oğullarımdan biri gibi görüyorum. İnan bana.

Yolun açık olsun, Oğuzhan! Daha nice güzel çalışmalarını görmek dileğiyle. Sizlerin yanında olmak bir gurur! Türkiye ve Kıbrıs daima sizinle!..

Ayşe TURAL
Bu haber 709 defa okunmuştur

:

:

:

: