Soyer’in ilacı

Başbakan Ferdi Sabit Soyer, geçtiğimiz gün hükümetini eleştirenlere çatarak “hazımsızsınız” demişti. Şunu hazmedebilecek birisi var mı?:

Başbakan Ferdi Sabit Soyer, geçtiğimiz gün hükümetini eleştirenlere çatarak “hazımsızsınız” demişti.

Şunu hazmedebilecek birisi var mı?:

Devlet, bazı noktaları atlayarak yaptığı tahlillerin sonuçlarını açıklıyor ve “Girne sahilleri tertemiz” yanılgısı yaratıyor.

Arkasından Biyologlar Derneği, devletin es geçtiği bölgelerin analizini yaptırıyor. Araştırma iki vahim sonucu ortaya çıkarıyor.

İlk sonuç şu: Pek çok nokta lağım içinde. Koli basili oranı yer yer limiti 200 kat aşıyor.

Koli basili, insan sağlığı açısından son derece tehlikeli. Tifo ve dizanteriye yol açabiliyor. Kolili sudan çıkan balığı yiyenler de hastalıklara yakalanabiliyor.

Bu yüzden hastalananlar tedavi görmek zorunda. Kim bilir; yardımcı tedavi olarak Başbakan’ın reklamını yaptığı hazımsızlık ilacı da işe yarayabilir.

Fakat, ikinci vahim sonucun yaratacağı tahribatı hafifletebilecek ilaç yok: Devlet yurttaşını aldatıyor!

Yetkililer, denize lağım boşaltılması rezilliğine son verecekleri yerde, Mare Monte, Dome Hotel civarı ve Girne Kalesi’nin arkasının sonuçlarını halktan gizliyor.

Sorsanız muhtemelen şöyle diyecekler: “Turizm mevsimindeyiz. Bu sonuçların duyulması hiç de iyi olmaz.”

Öyleyse yerli yabancı foseptikte serinlemeye devam...

*

Cumhurbaşkanı Talat, bakanların iyi işler yapmak için çırpındıklarını ama direnç yüzünden işlerinin zor olduğunu söylemişti.

Sayın Cumhurbaşkanı ülkenizdeki gerçek tablo şudur:

Vatandaşlarla turistler lağım suyunda yüzüp, dışkıyla beslenen balıkları yerken;

-Başbakan muhalefete hazım ilacı reçetesi yazmakla,

-Sağlık Bakanı manipülatif tahlil sonuçları üretip bunları kamuoyuna yutturmakla,

-Turizm Bakanı, heyet kabul edip demeç patlatmakla,

-Çevre Bakanı, faydasız çevre temennileri sıralamakla,

-İçişleri Bakanı, ‘devletle yurttaşı barıştırma’ törenlerinde boy gösterip, PR amaçlı röportajlar vermekle meşgul.

Lağım atıklarının arıtmasına kafa yoran kimse yok. Bakanların çırpınışı gerçeği gizlemek için.

Sorun denizle de sınırlı değil. Ülkede yetiştirilen üzümlerin yüzde 40’ında limit üstü kimyasal ilaç kalıntısı tespit edilmiş.

Tarım Bakanı eğer bu işler için çırpınıyor olsaydı sonuç böyle çıkar mıydı sanıyorsunuz?

*

Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak, bizim için çırpınan yetkililerin son bir kaç günde nelerle ilgilendiklerini, neler söylediklerini kısaca anımsayalım:

Cumhurbaşkanı Talat: “Papulyas’ın davranışı kabul edilemez.”

Başbakan Soyer: “Rumları telaş sardı; aman bunlar yolu aldı gidiyor diye.”

Dışişleri Bakanı Avcı: “Markulli hayal aleminde.”

Milli Eğitim Bakanı Öztoprak: “Rum gençlere tarih doğru öğretilmiyor.”

İçişleri Bakanı Murat: “Hedefimiz belediyeleri ayağa kaldırmaktır.”

Çevre Bakanı Vehbi: “Bugün siyah çelenk verirsiniz, yarın çiçek.”

Ulaştırma Bakanı Usar: “Bir ada ülkesi olan Kıbrıs’ta hava ve deniz ulaşımı çok önemlidir.”

Her konuda laf; lağım konusunda derin sessizlik. Ülke için çırpınmak böyle mi olur?

*

Politika pek kolaymış: Hiçbir faydası olmayan yığınla beyanat ver. Rum’a sataş, muhalefete yüklen. Olmadı vatandaşı “yoz” diye suçla. Ama yurttaşı dışkıda yüzdür.

Başbakan’ın, lağımda yüzüp, koli basilli balık yiyen vatandaşa önereceği bir hazım ilacı muhakkak vardır.

Bu haber 26 defa okunmuştur

:

:

:

: