Son 6 ay içerisinde ülkemizdeki iş insanlarına suikast düzenlemek için adaya gelen üç tetikçinin yakalanması, halk arasında güvenlik kaygısını artırdı.
Üstelik son olayda, Mağusa Limanı’ndan giren tetikçinin silahıyla birlikte TIR içerisinde saklandığı iddia ediliyor.
Bu nasıl iş?
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, “Sınırlarımız galbura döndü” diye isyan ederken, Bayındırlık ve Ulaştırmak Bakanı Erhan Arıklı yaptığı açıklamayla meselenin bir başka boyutunu gözler önüne serdi.
“Gazimağusa Limanı’na günde 200 TIR gelmektedir. X-ray cihazına ise, ancak gümrükçülerin şüphelendiği yaklaşık 25 araç sokulabilmektedir. Bu da limana gelen TIR araçların yüzde 10’u demektir” diyen Arıklı’nın sözleri durumun vahametini ortaya koyuyor.
Yani limandan geçen TIR’ların çok azı x-ray cihazından geçiriliyor. Ancak bu sadece bizim ülkemizde değil, Türkiye’de de geçerli bir uygulama. Teknik olarak bütün TIR’ların bu cihazdan geçirilmesine imkan yok.
Türkiye’den Mağusa Limanı’na hibe edilen bu cihazdan çok yakında bir tane de Girne Limanı’na hediye edilmesi söz konusu olacak.
Ancak elbette bu cihazın dışında gümrük görevlilerinin yapacağı denetim de çok önemli. Burada da ne yazık ki personel sıkıntısı gündeme geliyor. Liman personeli haklı olarak “bu kadar personelle bu kadar oluyor” diye tepki gösteriyor.
Fakat şurası tartışma götürmez bir gerçek.
Günün sonunda limanlarda yaşanan bu güvenlik açığı kabul edilemez, yok sayılamaz.
Limanlar bu ada ülkesinin kapısı, penceresidir. Siz günümüz koşullarında evinizin kapısı penceresini açık bırakıp uyuyabilir misiniz?
Elbette hayır…
O halde bu ülkenin kapısı, penceresi olan limanlarda böyle bir güvenlik açığı varken nasıl rahat uyumamızı beklersiniz?
Hükümet bu konuda üstüne düşeni derhal yapmalı, polis teşkilatı da güvenlik noktasında alınması gereken tüm tedbirleri hükümete öneri olarak getirmelidir.
İtin uğursuzun elini kolunu sallayarak limanlardan ülkeye girip bizi tehdit edeceği bir ülke olamayız. Bu güvenlik açığı derhal giderilmelidir. Bizden söylemesi…