Mağusa Limanı’ndan TIR içinde ülkeye girdiğini açıklayan tetikçinin itirafları tartışılmaya devam ediyor.
Dün de konunun taraflarından Maliye Bakanı Özdemir Berova, “Tetikçi, Adaya ‘TIR’da saklanarak geldim’ dedi. Gerçekten adaya TIR’la mı geldi, ne zaman ve nasıl hangi TIR’la geldi? Polis kapsamlı bir araştırma yapıyor” açıklamasında bulundu.
Berova’dan önce konuşan Bakan Erhan Arıklı ise “Gazimağusa Limanı’na günde 200 TIR gelmektedir. X-ray cihazına ise, ancak gümrükçülerin şüphelendiği yaklaşık 25 araç sokulabilmektedir. Bu da limana gelen TIR araçların yüzde 10’u demektir” demişti.
Tüm bu açıklamaları alt alta koyduğumuzdan limanlardaki kontrollerde gümrük personelinin daha da etkin olması gerektiğini görüyoruz.
Gümrük memurları, TIR’lar da yaptığı incelemeyi sadece vergi yönü ağırlıklı olarak ele almamalı.
Öyle görünüyor ki gümrük memurları, ithal edilecek olan bir ürünü ucuz göstermek veya miktar olarak az göstermek yoluyla daha az gümrük ödemek isteyenler konusuna odaklanıyor.
Ancak burada güvenlik meselesi daha önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.
Gümrük memurları vergiye odaklanırken, limanlarda silah, uyuşturucu, insan kaçakçılığı konusuna imkan verebilecek başka bir operasyon dönüyorsa burada ciddi sıkıntı vardır.
Dün de yazdık. Her ne olursa olsun günün sonunda limanlarda yaşanan bu güvenlik açığı kabul edilemez, yok sayılamaz.
Limanlar bu ada ülkesinin kapısı, penceresidir. Evimizin kapısını nasıl açık bırakıp uyuyamıyorsak, limanları da bu denli başı boş bırakamayız.
İtin uğursuzun elini kolunu sallayarak limanlardan ülkeye girip bizi tehdit edeceği bir ülkede yarın kimin canının yanacağını da tahmin edemeyiz.
Bu adada yaşayan herkesin birinci önceliği güvenlik ve asayiştir. Suç oranlarının da göreceli olarak çok düşük olması bu adanın en büyük cazibesidir.
Ancak son yıllarda bu cazibe giderek yitiriliyorsa, burada herkesin şapkasını bir kenara koyup düşünmesinde fayda vardır. Bizden söylemesi…