Güzelyurt dün tarihi bir törene tanıklık etti.
Hükümetin başlattığı sosyal konut projesinin temeli atılırken Başbakan Ünal Üstel, 35 yıl sonra bölgeye büyük bir yatırım kazandırılmasının önemine işaret etti.
Peki Güzelyurt 35 yıl boyunca hak ettiği yatırımı neden alamadı?
Ülkenin en verimli topraklarına sahip bölgelerinden biri olan Güzelyurt, yıllardır hak ettiği ekonomik ve altyapısal yatırımları alamamanın sıkıntısını çekiyor.
Portakalıyla meşhur bölge, hem tarımsal potansiyeli hem de stratejik konumuna rağmen neden uzun süre boyunca yatırımlardan mahrum kalmasının elbette belli başlı bazı nedenleri var.
Güzelyurt’un yatırım almasının önündeki en büyük engellerden biri, Kıbrıs müzakerelerinde sürekli olarak “iade edilmesi muhtemel bölge” olarak görülmesiydi.
Özellikle 2004 Annan Planı ve sonrasındaki süreçlerde, bölgenin Rum tarafına bırakılabileceği yönündeki görüşler, yatırımcıların gözünü korkuttu.
Kimse geleceği belirsiz bir yere uzun vadeli yatırım yapmak istemedi. Bu durum, devlet destekli yatırımları da geciktirdi ve bölgenin gelişimini adeta dondurdu.
KKTC genelinde altyapı yatırımları genellikle turizm odaklı olarak Girne ve Gazimağusa gibi bölgelere yönlendirildi.
Oysa Güzelyurt’un verimli tarım alanları, agro-turizm ve alternatif turizm için büyük bir potansiyele sahipti. Ancak yollar, sulama sistemleri ve ticaret ağı gibi temel altyapılar eksik kaldığı için bölge gelişemedi. Tarımda modernizasyon sağlanamadı ve çiftçiler büyük ölçüde eski yöntemlerle üretim yapmaya devam etmek zorunda kaldı.
Yatırım eksikliği, istihdam olanaklarının sınırlı kalmasına yol açtı. Genç nüfus iş imkanları için başta Lefkoşa ve Girne olmak üzere diğer bölgelere yöneldi.
Bu durum Güzelyurt’un ekonomik dinamizmini kaybetmesine neden oldu.
Son yıllarda KKTC hükümetinin Güzelyurt’a daha fazla yatırım yapma yönünde adımlar attığı gözlemleniyor.
Tarım ve eğitim alanında bazı projeler gündeme geldi, ayrıca bölgede üniversite yatırımları arttı. Ancak geçmişin kayıplarını telafi etmek için daha büyük ve kapsamlı projelere ihtiyaç var. Güzelyurt’un yalnızca tarım değil, turizm ve sanayi açısından da değerlendirilmesi gerekiyor.
Güzelyurt, KKTC’nin parlayan yıldızlarından biri haline gelebilir. Yeter ki bu potansiyel artık göz ardı edilmesin!
Merhum Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın dediği gibi, “Güzelyurt Türk’tür, Türk kalacaktır.” sözüne canı gönülden inanıyorsak, bölgeye hak ettiği yatırımları yapan hükümeti alkışlamak gerekir. Bizden söylemesi…