Kuzey Kıbrıs’ta konut arzı hızla artarken, alıcı sayısındaki düşüşün dikkat çektiği manşetlere taşındı. Özellikle Rum arazileri üzerine inşa edilen veya bu taşınmazları pazarlayan kişilerin Güney Kıbrıs’ta tutuklanmaya başlaması, inşaat sektörünü ciddi bir krize sürüklediği, bazı şirketler projelerini durdururken, birçok lansmanın da iptal edildiği belirtiliyor. Verilen rakamlara göre, geçen yıla oranla satılık konut sayısında yaklaşık yüzde 20 artış yaşandı. Ancak alıcı yok. İddialara göre piyasada hâlihazırda 27 bine yakın konut satışta bulunuyor. Yakın zamanda tamamlanması beklenen projelerle birlikte 2 binden fazla konutun daha satışa sunulacağı, üç yıl içinde ise toplamda 13 binden fazla konutun tamamlanıp alıcı bekleyeceği öne sürülüyor.
Ancak işin gerçeği bu rakamlarda bir düzetmeye ihtiyaç vardır.
Sadece Esentepe’de en az 25 bin konut satılmayı bekliyor.
Ülke genelinde biten ve bitmek üzere olan toplam konut sayısı ise en az 60-70 bin arasındadır.
Geçmişe bakalım.
Bu ülkede en iyi zamanda bile yılda 15 bin konut satılmıştır. Tapu Dairesi’nden bu rakamlar rahatlıkla elde edilebilir.
Şu anda bitmiş konut sayısına göre ortada en iyimser tahminle beş yıllık bir konut stoğu var.
Sektörün duayen isimlerinde Ali Özmen Safa, inşaatta yaşanan derin krizin daha dibine gelmediğimizi söylüyor. Süpermarketlerden tutun da restoranlara, araba alıp satan galerilere kadar bu krizin ekonomide ciddi etkileri olacağını kaydeden Ali Özmen Safa, yaşanan sıkıntının sadece Güney’deki tutuklamalara bağlanamayacağını ifade ediyor.
Peki Safa bunu sadece bugün geldiğimiz noktada mı söyledi? Hayır…
Bundan tam iki yıl önce Ali Özmen Safa, “Kuzey Kıbrıs’ta patlak veren emlak fiyatlarının yükselmesi bitmiştir. Fiyatlar da düşecek, satışlar da düşecek. Bilhassa belli başlı bazı yerlerde bu etki ciddi derecede hissedilir olacak...” demişti.
Safa bu önemli iddianın altını da şöyle doldurmuştu: “Fiyatı belirleyen talep ve arzdır. Şu anda satılan evlerin yüzde 95’i henüz bitmemiştir. Önden bir peşinat ödersin. Daha sonra bir plan takvimine bu ödemeyi yaparsın. Yani evler bitmiş değildir, alıcının parasıyla finanse ediliyor.
Burada üç çeşit yatırımcı vardır. Birinci kısımda olanlar aldıkları emlakı en sonunda kullanacak olanlardır. İnşaat bitene kadar parasını ödüyor. Sonunda da emlakı kullanıyor.
İkincisi yatırımcı olanlar… Bu yatırımcı olanlar o evi kullanmak için almıyor. “Ben bunu alayım, üstüme geçsin, en sonunda kiralarım” diyor. Ya da “daha sonra satarım, kar ederim” diyor. Ama onlar da inşaatçının bütün parasını ödüyor.
Üçüncü yatırımcılar ise spekülatörler… Bu kesim alıp satıyor. Krizi bu spekülatörler tetikleyecek.
Şu anda çeşitli lansmanlar yapılıyor. Ortaya çıkar projelerde bir gecede 500 tane ev 24 saat içinde satılıyor. Bu nasıl oluyor? Bu şirketler bu evleri bedava mı veriyor? Herkes evsiz mi kaldı?
İşte bu satışlar, spekülatörler eliyle oluyor. Sıkıntı burada başlayacak…”
Emlak sektöründe iki yıl önce adeta bir kahin gibi nitelemelerde bulunan Ali Özmen Safa’nın tüm söyledikleri bugün gerçek oldu. Keşke o günkü uyarılar karşısında tecrübeye değer verilip ders alınsaydı. Bugün yaşanan kriz daha hafif atlatılırdı. Ancak geç kalındı. Bizden söylemesi…