Güney Kıbrıs’ın Simon Aykut ile başlattığı tutuklama dalgası giderek büyüyor.
Bu durum artık sadece bir hukuki mesele değil; vicdanlara, siyasete ve uluslararası hukuka karşı işlenen bir suç haline geldi.
Simon Aykut, herhangi bir suçun kanıtlanmadığı, adil yargılanma hakkının sağlanmadığı bir süreçle Güney Kıbrıs’ta bir yıldır tutuklu.
Türk tarafının yetkilileri defalarca konunun uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendirilmesini talep etti.
Başbakan Ünal Üstel’in de altını çizdiği gibi, Rum liderliğinin bu konuda sergilediği tutum, sadece saldırgan değil; aynı zamanda siyasi, keyfi ve insan haklarına aykırıdır.
Bu tutuklamanın sadece Simon Aykut’a değil, Kıbrıs Türk halkına yönelik bir sindirme politikası olduğu artık aşikâr.
Üstelik bu keyfiyet, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış bir devletin sorumluluğunda gerçekleşiyor.
Ancak ne yazık ki Avrupa Birliği de, Avrupa Konseyi de bu haksızlığa karşı sessiz. Demokrasi ve insan hakları söylemini dilinden düşürmeyen Batı, iş Kıbrıs Türk halkının haklarına gelince sağırlaşıyor, körleşiyor.
Dahası var. Rum basını bile artık bu tutuklamaların hukuki dayanağının olmadığını açıkça yazıyor.
Bu itiraf, meselenin ne kadar içinden çıkılmaz hale geldiğini, hatta Rum tarafındaki bazı kesimlerin dahi vicdanının sızlamaya başladığını gösteriyor.
Bu şartlar altında Kıbrıs sorununun çözümünden, iki taraf arasında güvenin inşasından söz etmek artık gerçekçi değil.
Simon Aykut başta olmak üzere yaşanan tutuklamalar ve bu tutuklamaların devamının geleceği tehditleri, Kıbrıs’ta çözüm umuduna indirilen en ağır darbedir.
Şimdi yapılması gereken, bu adaletsizliğe karşı sesimizi daha güçlü duyurmaktır.
Uluslararası hukuk yolları daha kararlı bir şekilde işletilmeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurular hızlandırılmalı, uluslararası kamuoyu bu konuda bilgilendirilmelidir.
Sivil toplum örgütleri, barolar, insan hakları kuruluşları bu davaya sahip çıkmalıdır.
Çünkü bu sadece Simon Aykut’un değil, Kıbrıs Türk halkının davasıdır. Ve bu dava, adaletin yeniden hüküm süreceği güne kadar unutulmamalıdır. Bizden söylemesi…