Gelişmiş Batı ülkeleri emperyal hedeflerine ulaşmak için “İslami terör” diye bir tanım uydurdu.
İslâm, adı üstünde barış dinidir; terörle, kan dökmeyle asla yan yana gelemez.
Terör, terördür, terörist de teröristtir. Önüne bir sıfat koyduğunuzda, hele hele bir dinî sıfat koyduğunuzda burada amaç bellidir.
Peki Müslümanlar bu sıfatı hak edecek hangi zulmü yaptı dünya sahnesinde. Şöyle bir geriye doğru bakalım…
Birinci dünya savaşını başlatan Müslümanlar değil…
İkinci dünya savaşını başlatan Müslümanlar değil…
Hitler gibi soykırımda altı milyon Yahudi’yi öldüren Müslümanlar değil…
Avustralya’da 20 milyon Aborjin’i öldüren Müslümanlar değil…
Japonya’da Hiroşima ve Nagasaki’ye nükleer bombalar atan Müslümanlar değil…
Güney Amerika’da 50 milyondan fazla Kızılderili’yi öldüren Müslümanlar değil…
Kuzey Amerika’da 100 milyondan fazla Kızılderili’yi öldüren Müslümanlar değil…
180 milyondan fazla Afrikalı’yı köleleştiren ve yüzde 88’ini öldürüp Atlantik Okyanusu’na atan
Müslümanlar değil…
Önce terörü doğru tanımlamak lazım.
Müslüman olmayan biri kötü bir şey yapıyorsa bu suç olarak tanımlanıyor.
Ama bir Müslüman bundan daha az bir şey dahi yapsa “terörist” olarak damgalanıyor.
O zaman önce bu çifte standardı kaldırarak işe koyulalım.
Önce şunu belirtelim. İslam dini barış dinidir.
Ancak bugün geldiğimiz noktada Müslümanların uğradığı zulmün bir nedeni de ne yazık ki İslam dünyasının birlik olamamasıdır.
Bugün 1 milyar 700 milyon nüfusa sahip İslam dünyası bu birlikteliği sağlayamadığı için ağır bedeller ödüyor. Irak’ta, Libya’da, Filistin’de bu bedeller ödendi. Yönetimler değişti, liderler devrildi. Şimdi İran da aynı bedelle karşı karşıya.
Orta Doğu’da birçok Müslüman devlet, batılı devletlerin elinde oyuncak oldu.
Çok değil bundan altı ay önce Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nde İsrail’in saldırganlığına yönelik tutumu eleştirirken, adeta bugünleri işaret etmişti.
Müslüman ülkelerin İsrail'e tepki göstermekte yetersiz kaldığını ve birlik olamadığını söyleyen Erdoğan, 'Bir avuç Batılı ülke İsrail'e her türlü desteği verirken, Müslüman ülkelerin tepki göstermekte yetersiz kalması Filistin’de durumun bu noktaya gelmesine yol açmıştır. Uluslararası hukuk ve BM şartı temelinde Filistin’de soykırım suçu işleyenlere özellikle zorlayıcı tedbirler alınması için girişimlerimizi eşgüdüm halinde sürdürmemiz fevkalade önemlidir. Aramızdaki görüş ve tutum farklılıklarının ortak davalarımızda bizlere ayak bağı olmasına izin veremeyiz' ifadelerini kullanmıştı.
Ancak ne yazık ki yeterince dikkate alınmadı.
Sözün özü İslam dünyasının devletleri siyasal duruşunu ciddi bir özeleştiriyle düzeltmezse bu zulüm devam edecek. Bizden söylemesi…