New York’taki 5+1 formatındaki Kıbrıs zirvesi, sadece diplomatik protokolün bir parçası olmanın ötesinde, Kıbrıs meselesinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konferans öncesinde Rum lider Nikos Hristodulidis ile yaptığı bir saatlik baş başa görüşme ve ardından verdiği mesajlar bu açıdan son derece dikkat çekici.
Bakan Fidan’ın sözleri Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının çözüm konusundaki samimiyetini net biçimde ortaya koyuyor:
“Türkiye, kazan-kazan formülüyle masada. Biz oldukça yapıcıyız. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki vizyonu da çok net.”
Bu cümleler aslında yıllardır uluslararası topluma anlatılmaya çalışılan bir gerçeği bir kez daha dile getiriyor. Kıbrıs Türk tarafı çözümden kaçan değil, aksine gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüm için yapıcı adımlar atan taraftır.
Fidan’ın açıklamalarında en önemli vurgulardan biri de statükonun artık sürdürülemez olduğu gerçeğidir.
Kıbrıs’ta bugüne kadar süren statüko, Türk halkının siyasi eşitliğini ve temel haklarını görmezden gelen bir yapıyı beslemiştir. Bu ortamda Rum tarafı adanın meşru hükümeti gibi davranırken, Kıbrıs Türk halkı uluslararası arenada yok sayılmış, doğal kaynaklardan eşit şekilde faydalanması engellenmiştir.
Ancak artık kartlar yeniden karılıyor.
Fidan’ın “Bazı senaryolar, fikirler var, tartışacağız” sözleri, Türk tarafının çözümden yana olduğu kadar, farklı formüllere de açık olduğunu gösteriyor. Bu açıklamalar, alternatif modellerin de masaya yatırılabileceğini, ama bunların mutlaka diyalog ve karşılıklı anlayış çerçevesinde tartışılacağını ortaya koyuyor.
Kıbrıs Türk halkı artık dayatılan çözümlere değil, eşit statüye dayanan, iki tarafın da kazandığı bir ortak zemine taliptir.
Kazan-kazan zihniyeti sadece Türkiye ve KKTC’nin değil, bölgenin de istikrarı için şarttır.
Doğu Akdeniz’in enerji kaynakları paylaşımında olduğu gibi, adanın yönetiminde ve temsilinde de adil ve eşitlikçi bir düzen kurulmalıdır.
Rum tarafı hâlâ bu sürece tek başına yön verme iddiasındaysa, bu son fırsatı da heba etmiş olur.
Çözüm hâlâ mümkündür, ama bunun yolu Kıbrıslı Türkleri yok sayan bir düzenden değil; eşitlik, karşılıklı saygı ve empati üzerine inşa edilmiş yeni bir siyasi vizyondan geçmektedir.
Bizden söylemesi…