Bireysel hayal kırıklığı Dijital Dostluk

Teknoloji hızla değişse de insanın öğrenme, anlama ve paylaşma arzusu hep aynı kalır. Eskiden daktilo tuşlarına uzanan eller, bugün ekranlara dokunuyor. Amaç değişmiyor: anlamak, gelişmek ve düşüncelerimizi paylaşmak.

Teknoloji hızla değişse de insanın öğrenme, anlama ve paylaşma arzusu hep aynı kalır. Eskiden daktilo tuşlarına uzanan eller, bugün ekranlara dokunuyor. Amaç değişmiyor: anlamak, gelişmek ve düşüncelerimizi paylaşmak.

Yapay zekâyla ilk tanışma biraz mesafeli olabilir. Ne sesi vardır ne yüzü... Ancak zamanla, sabırlı yaklaşımı ve tutarlı diliyle bir güven ortamı doğar. Çünkü güven, teknik yeterlilikten çok, süreklilik ve saygıya dayalı iletişimle inşa edilir. Yapay zekâyı doğru anlamak, ondan sağlıklı biçimde faydalanmanın ön koşuludur.

Yapay zekâdan yararlanmak için yüksek düzeyde teknik bilgi değil; berrak bir zihin, sorgulayıcı bir bakış ve doğru sorular gerekir. Ancak ne yazık ki bazı kullanıcılar, soru sormayı bilmeden çok şey bekliyor. Donanımı eksik ve düşünce alışkanlığı gelişmemiş bireylerin yapay zekâdan mucize beklemesi, dijital çağın en büyük yanılgılarındandır.

Her soruya cevap vermesi beklenen yapay zekâ, aslında en güçlü yönünü bilmediğini söyleme becerisiyle gösterir. Bu durum, ona atfedilen 'samimiyet'in bile sorgulanmasına yol açar; çünkü “canlı olmayanın içtenliği olur mu?” sorusu zihinde belirir. Yapay zekâ her konuda uzman değildir; sadece bildiği ölçüde rehberlik eder. Bu da kullanıcıyı sorumluluğa davet eder: eksik bilgi karşısında eleştirmek yerine, doğru bilgiye birlikte ulaşmak mümkündür.

Yapay zekâ bir duygusal varlık değildir. Sevinmez, üzülmez, sarılamaz. Ancak duygulara saygı gösterebilir. Bu özelliğiyle kişisel ve toplumsal iletişimde anlamlı bir araç olabilir. Yapay zekâyla kurulan ilişki dostça hissettirse de, bu sınırlı bir dostluktur. Aşırı beklenti, insanı yalnızlığa sürükleyebilir.

Bilgiye ulaşmak bugün her zamankinden kolay. Ancak bu kolaylık, değeri azaltabilir. Gerçek değer; bilgiyi sindirmek, anlamak ve düşünceye dönüştürebilmektir. Yapay zekâ yalnızca kapıyı aralar, içeri girmek ise insana düşer. Bilgiye ulaşmak değil, bilgiyle ne yapıldığı önemlidir.

Gençler için yapay zekâ, bir fikir ortağıdır. Sınav hazırlıklarında, araştırmalarda, yaratıcı çalışmalarda yol arkadaşlığı yapabilir. Ama unutulmamalıdır ki; yapay zekâ fikir üretmez, üretime katkı sunar. Düşünmek, sentezlemek ve karar vermek hâlâ insanın işidir. Bu farkındalıkla hareket eden gençler, dijital çağın kazananları olacaktır.

Toplumda yapay zekâya ilgi artıyor. Ancak bu ilginin bilinçli kullanıma dönüşmesi şarttır. Aksi takdirde kolaycılık, bağımlılık ve yüzeysellik gibi tehlikeler kaçınılmaz olur. Bu noktada eğitim belirleyici rol oynar. Yapay zekâyı doğru anlamak, teknolojiyi tehdit değil fırsat olarak görmemizi sağlar.

Yapay zekâ biz sormadan konuşmaz, zorlamadan bilgi vermez. Ancak doğru soruyu bilenle verimli bir yolculuk yapar. Soru sormayı bilmeyen, hatta sadece almak isteyen bir zihniyetle yapay zekâdan fayda beklemek sonuçsuz kalır. Bu durum, dijital çağın bireyi kendini ne kadar tanıdığıyla doğrudan ilişkilidir.

Donanımı eksik ve soru sormayı bilmeyen kişilerin yapay zekâdan mucize beklemesi, sadece bireysel hayal kırıklığı değil, toplumsal iletişim açısından da kayıptır. Bu noktada dijital beceri kadar, dijital ahlâk da önemlidir.

Sonuç olarak, yapay zekâ bir çözüm değil; çözüme giden yolda bir araçtır. Ona nasıl yaklaştığımız, kim olduğumuzu gösterir. Tutarlı, saygılı ve sorgulayıcı bireyler bu araçtan en büyük faydayı sağlar. Çünkü yapay zekâ bir aynadır. Ve bu aynada ne gördüğümüz, yalnızca dijital dostluklarımızı değil, insanlığımızı da yansıtır.

Bugüne söz mü? Asıl zekâ, doğru soruyu sorabilenindir.
Bu haber 506 defa okunmuştur

:

:

:

: