Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye rağmen adım atılamaz

Doğu Akdeniz, son yıllarda jeopolitik gerilimlerin ve enerji rekabetinin merkezinde yer alıyor.

Doğu Akdeniz, son yıllarda jeopolitik gerilimlerin ve enerji rekabetinin merkezinde yer alıyor.
Bölgedeki enerji kaynakları, kıta sahanlığı tartışmaları ve uluslararası hukuk bağlamında yapılan hamleler, sadece ilgili ülkeleri değil, tüm bölgeyi etkileyen stratejik bir tabloyu beraberinde getiriyor.
Son olarak Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı’nın yaptığı net ve kararlı açıklama, bu anlamda önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmelidir.
Rum Yönetimi’nin, Türk kıta sahanlığını da kapsayacak şekilde Doğu Akdeniz’de NAVTEX ilan etmesi ve bu doğrultuda Great Sea Interconnector (GSI) projesi kapsamında bölgede faaliyetlere girişmesi, uluslararası hukuk açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir.
Milli Savunma Bakanlığı’nın “kıta sahanlığımız ihlal edilirse gereğini yaparız” mesajı, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir caydırıcılık politikasıdır.
Türkiye, Doğu Akdeniz’deki haklarını koruma konusunda hem diplomatik hem de askeri araçları etkin şekilde kullanacağını açıkça ortaya koymuştur. Hava ve deniz unsurlarının bölgede görevlendirilmesi, bu kararlılığın bir göstergesidir.
Bu tür askeri tedbirler, barışa yönelik bir tehdit değil; aksine, hukuk dışı oldubittilere karşı meşru müdafaa hakkının bir parçasıdır. Rum yönetiminin Türkiye’yi dışlayarak attığı her adım, bölgede daha fazla gerilim yaratmakta ve uzlaşma zeminini zayıflatmaktadır.
Great Sea Interconnector projesi, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında Akdeniz’in altından geçerek Avrupa’ya enerji taşıma hedefiyle şekillendirilmiş bir projedir. Ancak bu proje, Türkiye gibi bölgenin en uzun kıyı şeridine sahip ülkesini yok sayarak inşa edilmek istenmektedir.
Bu durum yalnızca teknik değil, aynı zamanda siyasi bir körlük örneğidir. Enerji projeleri iş birliğini teşvik etmeli, dışlayıcılığı değil.
Güney Kıbrıs’ın ve destekçilerinin anlaması gereken gerçek şudur: Türkiye artık sessiz kalan, haklarının gasp edilmesine göz yuman bir ülke değildir. Diplomatik platformlarda haklı tezlerini savunan Türkiye, gerektiğinde askeri caydırıcılığı da masaya koymaktan çekinmeyecektir.
Sözün özü şudur. Güney Kıbrıs ateşle oynamayı bırakmalı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki meşru haklarına saygı göstermelidir. Aksi takdirde, Türkiye’nin “gereği yapılır” ifadesi bir temenni değil, uygulanacak bir kararlılığın ifadesi olarak tarihe geçer. Bizden söylemesi…


Bu haber 62 defa okunmuştur

:

:

:

: