Bugün hayal ettiğini yarın inşa etmek

Son günlerde kamuoyunda en çok konuşulan başlıklardan biri elektrik kesintileri.

Son günlerde kamuoyunda en çok konuşulan başlıklardan biri elektrik kesintileri. Sosyal medyada yapılan yorumlara bakıldığında, bazı çevrelerin bu konuyu hükümete yöneltilen eleştirilerin başlıca malzemesi haline getirdiği görülüyor. Ancak bu tartışmalarda hem geçmişte yaşananlar hem de bugün yürütülen projeler çoğu zaman görmezden geliniyor.

Geçmiş dönemlere baktığımızda tablo açıktır; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde enerji üretimi uzun yıllar ihmal edilmiş, santral yatırımları o günlerin koşullarında ertelenmiş, bakım-onarım faaliyetleri düzenli yapılmamış bir hal arz ediyordu. Teknecik ve Kalecik santrallerinde bakımsızlık nedeniyle kapasite düşerken, arıza sayıları artıyor; alternatif enerji kaynaklarına yönelmek için gereken adımlar atılmıyordu. Bu nedenle yalnızca yaz aylarında değil, kışın en soğuk günlerinde bile elektrik kesintileri yaşanıyor; halk hem elektrik hem de su krizleriyle karşı karşıya kalıyordu. Çözümler, kalıcı yatırımlar yerine geçici önlemlerle sınırlı kalıyordu.

Bugün ise farklı bir manzara söz konusu. Mevcut hükümet, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte enerji alanında stratejik bir dönüşüm süreci başlatmış durumda. En önemli adım ise Türkiye’den ülkemize deniz altı kablosuyla elektrik getirecek enterkonnekte sistem projesi. Bu proje yalnızca kesintisiz enerji sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda ülkenin ekonomik kalkınmasında da stratejik bir rol oynayacak. Süre uzun bir zaman alacak ama proje tamamlandığında, elektrik kriz anlarında yedek enerji kullanılabilecek ve üretim kapasitesi artarak enerji güvenliği pekişecektir.

Öte yandan yenilenebilir enerji yatırımları da artık gündemin ön sıralarında. Özellikle güneş enerjisi projeleri, geçmişteki tek kaynağa bağımlı anlayıştan uzaklaşıldığını, çeşitlilik ve sürdürülebilirliğin hedeflendiğini gösteriyor.

Sendikaların açıklamaları elbette demokratik bir çerçevede değerlidir. Çalışanların güvenliği ve çalışma koşulları konusunda uyarılarda bulunmaları doğaldır. Ancak teknik konuların siyasi malzemeye dönüştürülmesi, hem sektörün itibarına hem de halkın güvenine zarar verir. Enerji politikaları, günlük polemiklerin değil, teknik gerekliliklerin ve uzun vadeli planların rehberliğinde yürütülmelidir.

“Dünyada elektrik kesintisi olmaz” söylemi ise teknik olarak mümkün değildir. ABD, Almanya, Japonya gibi gelişmiş ülkelerde bile doğal afetler, aşırı hava koşulları, teknik arızalar veya ani talep artışları nedeniyle zaman zaman kesintiler yaşanır. Burada önemli olan, kesintileri sıfırlamaya çalışmak yerine, süresini ve sıklığını en aza indirmektir.

İşte bu noktada geçmiş ile bugün arasındaki fark netleşiyor; geçmişte günü kurtarmaya odaklı bir yaklaşım varken, bugün altyapıyı güçlendiren, yenilenebilir enerjiye yönelen, uluslararası standartlarda projeler geliştiren ve Türkiye ile stratejik iş birliği yapan bir vizyon var. Enterkonnekte hat projesi tamamlandığında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sadece kendi ihtiyacını karşılayan değil, gerektiğinde enerji ihraç edebilecek bir ülke haline gelebilecektir.

Biliyoruz ki enerji, modern hayatın en kritik damarlarından biridir. Kesintisiz enerji, sanayiden turizme, tarımdan günlük yaşama kadar her alanda vazgeçilmezdir. Bu nedenle konu, ideolojik tartışmaların değil, teknik verilerin ve somut yatırımların konusu olmalıdır. Bugün atılan adımlar, yalnızca bugünün sorunlarını çözmekle kalmıyor; yarınlarımızda enerjide kendi ayakları üzerinde duran, krizlere karşı dayanıklı bir ülke haline ülkemizi mutlaka taşıyacaktır.

Fikirlerine çok değer verdiğim bir arkadaşımın bana yönelttiği bir soruya net cevap vermek gerekirse; geçmiş dönem ile bugün arasındaki en büyük fark, bir zamanlar “krizi yönetmeye” çalışan, günü kurtaran bir anlayışın yerine, bugün “geleceği planlayan” ve enerji güvenliğini kalıcı yatırımlarla sağlayan bir vizyonun hâkim olmasıdır.

Bu güne söz mü?
Sabreden, bugün hayal ettiği yarını inşa eder.
Bu haber 100 defa okunmuştur

:

:

:

: