Rum basının ünlü kalemlerinden Dionisis Dionisiu’nun köşe yazısında sorduğu soru, Kıbrıs sorununu yıllardır takip eden herkesin dikkatini çekti:
“Hristodilis, Tufan Erhürman ile mücadele etmeye hazır mı?”
Bu sorunun arkasındaki asıl mesaj ise çok daha derin. Rum yazar açıkça belirtiyor ki Tufan Erhürman’ın seçilirse, Rum lider Nikos Hristodilis’in işlerini hayli zorlaştıracak.
Çünkü Erhürman, çözümden yana tavrı net olan, diyaloga ve eşitliğe dayalı bir vizyonu savunan bir isim.
Rum yazarın tespiti çok çarpıcı:
Hristodilis, bugün ortaya koyduğu tavırla Kıbrıs sorununu 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar oyalayabilir. Yani, masada varmış gibi yapıp aslında hiçbir adım atmadan zamanı tüketmek…
Bu, Rum tarafının yıllardır ustalıkla uyguladığı “çözüm istiyormuş gibi görünme” taktiğinin yeni versiyonudur.
Kamuoyuna “çözüm istiyoruz” mesajı verip, perde arkasında her türlü uzlaşma ihtimalini boşa çıkaran bu politika, artık Rum basınında bile sorgulanır hale gelmiş durumda.
Rum medyasındaki eleştirileri bununla da sınırlı değil.
Kuzeydeki Rum mallarıyla ilgili alınan tutuklama kararlarını da hedef alıyor ve haklı olarak soruyorlar: “Bu yöntemle bir çözüme ulaşılabilir mi?”
Elbette hayır. Mülkiyet konusunu, diyalog ve karşılıklı anlayış yerine cezalandırıcı ve baskıcı adımlarla çözmeye çalışmak, yalnızca iki toplum arasındaki güvensizliği artırır.
Burada önemli olan, artık bu gerçekleri bizim de net bir şekilde görmemiz gerektiğidir.
Yıllardır uluslararası platformlarda “çözüm istemeyen taraf Türkler” algısını yaymaya çalışan Rum yönetimi, kendi basınında bile ifşa oluyor.
Hristodilis’in söylemleri ile eylemleri arasındaki uçurum, bu iki yüzlü politikanın en somut göstergesi. “Müzakerelere açığız” diyerek diplomasi vitrini süslenirken, arka planda statükonun devamını garanti altına alacak hamleler yapılmakta.
Rum tarafı için zaman, çözümden daha değerli bir stratejik araç haline gelmiş durumda.
Çünkü her geçen gün, fiili durumun kendi lehlerine evrileceğine inanıyorlar.
Dionisis Dionisiu’nun yazısı bize bir gerçeği hatırlatıyor: Sorunun çözümünü istemeyen taraf, ne yazık ki Rum tarafıdır. Bu durum, artık yalnızca bizim gözlemimiz değil, Rum kamuoyunun da itiraf ettiği bir olgudur.
Dolayısıyla Kıbrıs Türk tarafı olarak, karşı tarafın samimiyetini sorgulamaktan çekinmemeli, masadaki gerçek niyetleri ortaya koymaya devam etmeliyiz. Zira ancak gerçeklerle yüzleşerek adil bir gelecek inşa edilebilir. Bizden söylemesi…