Rum zihniyeti ve gerçekler

Birleşik Krallık’ın Türkiye Ticaret Elçisi’nin Ercan Havalimanı üzerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret etmesi, ne yazık ki diplomatik bir krize dönüştü. Rum Yönetimi gösterdiği tepiyle Kıbrıs Türk halkına bakışını bir kez daha açıkça ortaya koydu.

Birleşik Krallık’ın Türkiye Ticaret Elçisi’nin Ercan Havalimanı üzerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret etmesi, ne yazık ki diplomatik bir krize dönüştü.
Rum Yönetimi gösterdiği tepiyle Kıbrıs Türk halkına bakışını bir kez daha açıkça ortaya koydu.
Ziyaretin ardından Rum tarafının, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’e baskı yaparak Khan’ın görevden alınmasını talep etmesi, kabul edilemez bir hadsizliktir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bu konuda yaptığı açıklamalar, aslında Rum zihniyetinin yıllardır değişmeyen özünü gözler önüne seriyor.
Rum Yönetimi, Kıbrıs Türk halkını uluslararası alanda görünmez kılmak, her türlü temas, ticaret, spor, kültür ve yaşam alanından izole etmek için sistematik bir politika izliyor. Bu, yalnızca bugüne ait bir tavır değil; 1963’ten bu yana devam eden, kökleşmiş bir anlayışın günümüzdeki yansımasıdır.
Bugün Khan’ın ziyareti üzerinden koparılan fırtına, yarın başka bir spor karşılaşması, kültürel etkinlik veya uluslararası konferans üzerinden tekrarlanacaktır.
Rum tarafı, Kıbrıs Türkü’nün dünya ile doğrudan temas kurmasını engellemek için her fırsatı değerlendirmektedir. Bu, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda insani açıdan da kabul edilemez bir izolasyon politikasıdır.
Asıl çelişki ise burada ortaya çıkıyor: Rum Yönetimi, bir yandan “federal çözüm” masasına oturmaktan bahsediyor, diğer yandan Kıbrıs Türk halkına karşı böylesine dışlayıcı, baskıcı ve tahammülsüz bir tutum sergiliyor.
Eşitlik, ortaklık ve birlikte yönetim ilkeleri ancak karşılıklı saygı ile mümkündür. Karşısındaki halkı yok sayan, temsilcilerini görmezden gelen, uluslararası ilişkilerini engellemeye çalışan bir tarafla nasıl adil ve kalıcı bir çözüm inşa edilebilir?
Bu noktada Cumhurbaşkanı Tatar’ın işaret ettiği bir başka önemli gerçek var: Rum tarafının bu tavrı, federasyon hayali kuran, “yeter ki masaya oturalım” diyen iç çevrelerimiz için de bir uyarı niteliği taşıyor.
Çünkü masada kiminle oturduğumuzu, karşı tarafın gerçek niyetini bilmeden, sadece romantik çözüm hayalleriyle ilerlemek Kıbrıs Türkü’nün geleceğini tehlikeye atar.
Rum Yönetimi’nin bu yaklaşımı, yalnızca Kıbrıs Türk halkını değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de istikrarı, iş birliğini ve barışı da baltalamaktadır. Uluslararası toplumun artık bu tek taraflı baskı politikasına “dur” demesi gerekir.
Khan’ın ziyareti, aslında Kıbrıs Türkü’nün dünya ile bağ kurma iradesinin sembolüdür. Bu irade, baskılarla, tehditlerle ve diplomatik krizlerle kırılmayacaktır.

Kıbrıs Türk halkı, kendi kimliği, onuru ve eşit hakları için mücadele etmeye devam edecektir. Bizden söylemesi…
Bu haber 10 defa okunmuştur

:

:

:

: