Zeytin insanlık tarihi kadar eski bir üründür. İnsanlar, hemen hemen dünyada 
var olmaları ile birlikte zeytinle tanışmışlardır. Ve halen insan hayatındaki önemini ilk 
yıllardaki gibi sürdürmektedir. 
İlk yetiştiği yerlerin Anadolu, Yunanistan, Mezopotamya olduğu iddia edilir. 
Zeytine yaşam ağacı, ölmez ağaç, barış ağacı gibi güzel sıfatlar da verilmiştir. 
Çünkü hem çok uzun yıllar yaşamaya devam eden ender ağaçlardandır hem de birçok 
konuda insanlara şifa verdiği kabul edilmektedir. 
Zeytin ağacının ömrü çok uzundur. En yaşlı ağacın, 2000 yılın üzerinde bir 
hayatı olduğu düşünülmektedir. Geriye dönüp baktığımıza Roma İmparatorluğunun yükselişine ve çöküşüne tanıklık etmiş. Orta çağın karanlık yüzünü yaşamış. Sefalet 
ve kaosları görmüş, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi ile orta çağın kapanışına şahitlik etmiş bir ağaç. Yeni çağ da dünyanın değişimini gözlemlemiş, Rönesans, 
reform hareketleri, sanayi devrimi, bilimsel gelişmeler bu dönemde artmıştır. Yakın 
çağ da ise cumhuriyetler ve demokrasiler kurulmuş fakat milliyetçilik ve 
sömürgecilik artmış iki dünya savaşı yaşanmıştır. Ve Roma imparatorluğundan günümüze zeytin ağacı vakur, onurlu, üretken duruşu ile tüm bunları yaşamıştır. 
Kendi hayatlarımızın süresini düşününce inanması ne kadar güç bir gerçek. 
“Kutsal sayılmayı” hak edecek başka bir ağaç olduğunu düşünmüyorum. O bunu 
hak ediyor. 
Ülkemizde de Kalkanlı’da 800-1000 yıllık ağaçlar olduğu bilinmektedir. 
Onlarda kendi ülkelerinin bin yıllık tarihine tanıklık ettiler. Bizans, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı, İngiliz, Türk hakimiyeti. Savaşlar, ölümler, göçler. Bir zeytin 
ağaçları ölmedi. Bir zeytin ağaçları ayakta kaldı. Bir onlar üretmeye devam etti. 
Vakur, onurlu ve üretken. 
Fakat insanoğlu ! Ahhh o insanoğlu ! Eğitimsiz, ruhsal gelişimi arızalı veya doymak bilmez kazanç hırsını dizginleyemeyen aç gözlü yaratık! Bunların sebep 
olduğu yangınlar nedeni ile ülkeler yanıyor. Böylece iklim değişikliğindeki kötüleşme katmerlenerek artıyor. Bu yıl ülkemizin güneyinde, Türkiye de ve dünya da çıkan yangınlar çok ciddi ve acı verici boyuttadır. Bunların bir kısmının rant uğruna 
çıkarılmış olduğu iddiaları ise insanlığın geldiği utanç verici korkunçluğun boyutunu göstermektedir. Uyum sağlayıp özümsemiş olsak bile Kapitalizmin ne kadar vahşi bir sistem olduğunu da tekrar bize hatırlatmaktadır. Bu günden birkaç yıl önce Tepebaşı, Kalkanlı arasında çıkan yangında orman ağaçları yanmış bunun yanında ülkemizin simgesi bin yıllık zeytin ağaçlarının bir kısmı yanma tehlikesi atlatmışlardır. 
Ve diğer insanlar; elleri ile tırnakları ile üretime katkı koyan doğa sever, kendisi 
ile ve dünyayla barışık, sevgi dolu, zeytini çocuğu gibi seven çalışkan insanlar. Şu da bir gerçek doğayı seven, insanı sever. İnsanı seven, diğer canlıları sever. Hayatı sever. 
Homeros, zeytinyağını “sıvı altın” olarak nitelendirir. 
Hipokrat zeytin yağını şifa verici olarak önermişti Sağlıklı 
beslenmede zeytinyağı tavsiye edilir. Vücudu besleyici ve gençleştirici 
işlevi vardır. 
Zeytin ağacı, tarih boyunca barışın, kutsallığın, bereketin, bilgeliğin simgesi olmuştur. Bu yakıştırmalar hem kutsal kitaplarda 
hem de tarihteki efsanelerde yer almaktadır. Bazı dinlerin dinsel törenlerinde de zeytinyağı kullanılmaktadır. Ülkemizde ise kurumuş 
zeytin dalı, yakılarak göz ve hasete karşı koruyucu olarak kullanılmaktadır. 
Zeytini korumak binlerce yılın kültürünü korumaktır. Geçmişi 
de geleceği de korumaktır. Kendi benliğimizi korumaktır. Ülkeyi 
korumaktır. Doğayı yani yeşili korumaktır. Üretici bir toplum olabilmektir. 
Bu her yurtseverin görevidir. 
Sağlıcakla kalınız. 
(...) Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, 
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin 
hem de öyle çocuklara kalır diye değil, 
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, 
yaşamak, yanı ağır bastığından.(...) Nazım Hikmet. 
İKİ ZEYTİN AĞACI 
Sandalın su da bıraktığı iz 
az sonra silinir. 
Kalamaz kumun üzerinde yazı. 
Uçağın ardındaki duman 
yok olur bir süre sonra. 
Yüzde yetmişi sudan oluşan insan 
karışır toprağa. 
Tanıyanlar azalır 
azalır hatırlayan 
tükenirler zamanla. 
Azalır bellek 
tükenir bellek 
ve silinir bellek. 
İki zeytin ağacı dikiniz anımıza 
birinin Zafer olsun adı 
diğerinin Ayla. 
Deniz çırpınıp dursun karşılarında. 
Kuşlar cıvıldasın dallarında. 
Yaprakları yeşil olsun kış da ve yaz da. 
Ve insanlarca yakılmadan 
yaşasınlar yıllarca. 
Uzansınlar beş yüz yıla 
sekiz yüz yıla veya. 
Torunlardan ulaşsınlar yeni torunlara. 
Çocuklar oynasın etraflarında 
Gelmeseniz de olur mezarıma 
istemez bayramdan bayrama dua 
yalnızca hatırladığınızda 
ikişer su dökünüz 
iki zeytin ağacına....