30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde kazandığı en büyük zaferlerden biri olarak tarihimize geçti. 1922’deki Büyük Taarruz, Anadolu’nun işgalden kurtuluşunu sağladı, Cumhuriyet’in ilanına giden yolu açtı ve milletin kendi geleceğini tayin etme iradesini tüm dünyaya duyurdu.
30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde kazandığı en büyük zaferlerden biri olarak tarihimize geçti. 1922’deki Büyük Taarruz, Anadolu’nun işgalden kurtuluşunu sağladı, Cumhuriyet’in ilanına giden yolu açtı ve milletin kendi geleceğini tayin etme iradesini tüm dünyaya duyurdu.
KKTC’de her yıl coşkuyla kutlanan bu anlamlı gün, Ada’daki Türk halkının Türkiye ile bağlarını ve ortak kader bilincini pekiştirmeye devam ediyor. Günün anlam ve önemine dair Türkiye Büyükelçiliğinde düzenlenen resepsiyonda, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri yaptığı konuşmada geçmişin mirasını bugüne taşıyan güçlü mesajlar verdi. Başçeri, Ada’daki Türk halkının Türkiye ile aynı yolda yürümeye devam edeceğini ve KKTC devletinin güvenli çatısı altında nice 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlanacağına olan inancını dile getirdi.
Tarih gösterdi ki, Kıbrıs Türk halkı özgürlüğünü, güvenliğini ve varlığını Türkiye’nin garantörlüğü sayesinde koruyabildi. 1960’ların ortaklık devletinde yaşanan saldırılar, 1974 Barış Harekâtı ve sonrasında sağlanan barış ortamı, Ada’daki Türk halkının güvenliğinin teminatının Türkiye olduğunu kanıtladı. Bugün yarım asırdır Ada’da barış hâkimse, bunun en büyük sebebi Türkiye’nin garantörlüğüdür.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ve Türkiye’nin ortaya koyduğu iki devletli ve egemen eşitliğe dayalı çözüm vizyonu, hem tarihsel bir zorunluluk hem de geleceğe dönük en gerçekçi yoldur. Yarım asrı aşan federasyon müzakereleri, Rum tarafının siyasi eşitliği hiçbir zaman kabul etmediğini defalarca gösterdi. Crans-Montana sürecinde yaşanan hayal kırıklığı, federasyon hayallerinin artık Ada’nın gerçekleriyle bağdaşmadığını ortaya koydu.
Bugün vizyon net; KKTC yaşayacak, iki devletli çözümden ve egemen eşitlikten geri adım atılmayacak. Türkiye’nin garantörlüğü, Ada’daki barışın ve güvenliğin en sağlam teminatı olarak yoluna devam edecek. Ankara ile uyum içinde yürütülen bu siyaset, Kıbrıs Türk halkının geleceğini güvence altına alacak tek sağlam yol olarak öne çıkıyor.
Buna rağmen federasyon tezinde ısrar edenler hâlâ var. Rum tarafının değişmeyen zihniyeti ve yarım asrı aşan müzakere tecrübeleri ortadayken, bu yaklaşımın Ada’daki Türk halkını belirsizliğe sürüklemekten başka bir anlam taşımadığı açıktır.
19 Ekim 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimi bu nedenle kritik bir dönemeç olacak. Seçmen, bugüne kadar bedeller ödenerek kurulan bu devleti yaşatacak iki devletli çözümü ve egemen eşitlik ilkesini garanti altına alacak bir tercihi sandığa yansıtacak. Milli duruşun hâkim olacağı bu seçimde halk, geleceğini sağlam temeller üzerine inşa etme iradesini gösterecek.
Bu güne söz:
“İki devletli geleceğe sahip çıkan millet, kendi kaderinin mimarıdır.”