“Çirkinliğin olduğu yerde sanat var mıdır?” sorusunu şöyle de
sorabiliriz. Çirkinliğin olduğu yerde sanat gelişmez mi? Veya
sanat gelişmediği için mi çirkinlik boy vermektedir?
Sanatla uğraşanların doğuştan gelen yetenekleri ve eğitimle
sonradan geliştirilen niteliksel yönleri vardır. Doğuştan gelen
birtakım karakter özellikleri de olmakla birlikte bazıları aile,
çevre, toplum, sosyal koşullar, kültür, çocukluk, okul, yaşanılan
deneyimler ve benzer faktörlerle etkilenerek şekillenir.
Yaratıcılık...Sanatçıları bir yere kapatıp onlara bir konu
başlığı verilse herkes farklı şekilde anlatacaktır. Burada
sanatçının yaratıcılığı ve hayal gücü ön plana çıkacak ve farkını gösterecektir. Herkesin zihninde farklı objeler, ifade şekilleri,
benzetmeler, betimlemeler oluşacaktır. Bunları en güzel anlatan
şair, ressam, yazar, heykeltraş ve diğer sanatçılar kendilerini
fark ettireceklerdir. Özgünlük içeren ve yeni bir şeyler ifade eden
her ürün sanata bir katkıdır.
Özgürlük... Sanatçılar özgürlüklerine düşkündürler. Diledikleri
gibi yazabilmek, çizebilmek, kağıda dökebilmek için kendilerini sınırlandırmamaları gereklidir. Kendilerini özgür hissetmedikleri
takdirde otomatik bir oto kontrol mekanizması beyinlerinin bir
köşesinde dur emri verebilmektedir. Bu ise verimliliklerini ve
eserlerinin kalitesini düşürmektedir. Bu yüzden tarih boyunca
sanatçılar bedel ödemişler. Fiziksel özgürlükleri kısıtlanmış, sürgün
hayatı yaşamış, şiddet görmüş ve hatta öldürülmüşlerdir.
Bağımsızlık...Bağımsızlık pek çok kişinin başaramadığı bir
özellik olsa da, olması gerekmektedir. Bir parti, örgüt, kurumla
oluşturulan organik bağlar kişinin özgürlüğünü kısıtlar. Bağlı
olduğu yapının görüşleri dışına çıkmama eğilimi gösterebilir. Bu da
özgürlüğü kısmen sınırlandırdığı için verimliliği düşüren bir etkendir.
Anarşist... Sözcük sizi yanıltmasın bu deyiş eli silahlı kişi
olarak değil fikirleri toplumla uyuşmayan olarak kullanılmıştır. Sanatçılar
her zaman toplumun bir adım önünde olmuşlardır. Bu nedenle mevcut
normların da bir adım önünde oldukları için genellikle kurulu düzene uyum
sağlayamamışlardır. Doğru bildiklerini de her zaman korkmadan söylemişlerdir. Bundan dolayı otorite ile de ters düşmüşlerdir. Kargaşa çıkaran bir kişi olmasalar bile toplum veya egemen güç ile yaşadıkları uyumsuzluk ve çelişki,
onlara düzen bozucu, huzursuzluk çıkarıcı kişiler olarak tanımlanmalarına sebebiyet vermiştir. Bu yüzden asılarak, yakılarak, hapse atılarak yok edilen
çok örnek mevcuttur. Sokrates,Giordano Bruno, Galileo galilei, Frederico Lorca
gibi düşünürler ilk akla gelenlerdendir.
Maceracı.... Maceracı bir ruh zaman zaman farklı yaşam kesitini deneyimleyip yeni şeyler keşfetmemizi sağlamaktadır. Bizlere yeni bakış
açıları, yeni ilhamlar, yeni görüşler kazandırmaktadır. Eserleri masa başı çalışması olmaktan çıkarıp hayatın içine sokmaktadır.
Gezgin ve meraklı... Gezgin bir ruh halinde olan insanlar,
dolaştıkları yerlerde gözlem yapmak suretiyle gördüklerini yazılarında , resimlerinde, müziklerinde kullanabilir. Daha kolay betimleme yapabilir.
Gezi esnasında insan hikayelerini de dinleyip anlamlandırabilmek ayrıca
bize bir katkı sağlayacaktır. Zihinlerinde biriken verileri daha akıcı
ve kolay şekilde kağıda aktarabilirler. Gezmenin, gezerken gözlem yapmanın, gözlem yaparken görmenin ve bunları zihnimizde yorumlamanın dağarcığımıza gökkuşağını sığdırmak olduğunu düşünüyorum. Meraklı olmak ise bizleri
gezmeye teşvik edecektir.
Empati yapabilmek...Bir olayı kolayca ifade edebilmek için empati yapabilmek önemli bir meziyettir. Empati yazınızı daha inandırıcı kılar. Tasvirler daha gerçekçi olur. Empati yapabildiğiniz zaman yazmak eylemi daha kolay ve akıcı olur. Kaleminiz kağıdın üzerinde dans ederek ilerler. Karakterlerine bürünen görsel sanatlar oyuncuları gibi edebiyat ve resim sanatçıları da yazdıkları, çizdikleri karakterleri tahayyül edip onları içlerinde yaşayabilmelidirler.
Sabırlı... Bir eseri ortaya çıkarabilmek uzun saatler titiz şekilde çalışmanın sonucunda gerçekleşir. Yaptığınızı beğenmez iptal edersiniz veya değiştirirsiniz, farklı anlatımları, anlatım şekillerini denersiniz. Bir cümle yazmak için gözünüzü bir noktaya dikip dakikalarca üzerinde düşünürsünüz.
Gözlem yaparken detayları yakalayabilmek için saatlerce bir olayı izlersiniz.
Bazen “Arpa boyu yol almazsınız.” Yinede, yeniden yeniden başlarsınız.
Evrensellik... Sanatçıların yarattığı eserler sınır tanımaz. Onlar
dolaşımlarında pasaport, kimlik kullanmaz. Yeryüzünün her tarafında insanlara aynı duyguları yaşatırlar. Yerel motifler, temalar, karakterler kullanmaları buna engel değildir.
Duygusal ve romantiktirler... Duygularını yoğun yaşarlar. Kolayca hüzünlenip, acı çekebilecekleri gibi kolayca mutlu olup, sevinçlerini yaşayabilirler. Realist oldukları kadar depresif ve melankolik olabilirler.
Sanat, özgürlük tarafından emzirildikçe büyür. Friedrich Schlegel
Dünya aydınlık olsaydı sanat olmazdı. Albert Camus
Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder. İbni Sina
Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi, sanat da hayata renk verir. Lord Aubery