Türkiye’nin Kıbrıs duruşu!

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Katar dönüşü uçakta yaptığı açıklamalar hem Kıbrıs hem de Doğu Akdeniz’deki dengeler açısından son derece kritik mesajlar içeriyor.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Katar dönüşü uçakta yaptığı açıklamalar hem Kıbrıs hem de Doğu Akdeniz’deki dengeler açısından son derece kritik mesajlar içeriyor.
Erdoğan’ın, “Kim gelirse gelsin, KKTC’nin varlığına ve Doğu Akdeniz’deki yetki alanlarına güvence sürecektir” sözleri aslında seçim sonuçlarının ötesinde bir stratejik kararlılığın ifadesi niteliğinde.
Bu yaklaşım, Türkiye’nin dış politikasının, KKTC’nin iç siyasi tartışmalarının üstünde ve ötesinde konumlandığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kıbrıs meselesi, yalnızca bir seçimle ya da hükümet değişikliğiyle şekillenecek bir mesele değil.
Aksine, tarihi, hukuki ve stratejik boyutlarıyla Türkiye’nin milli güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir konu.
Erdoğan’ın, “Kıbrıs Türk’üne kimse o acıları tekrar yaşatamaz” sözleri, 1974 öncesi yaşanan trajedileri hatırlatarak hem Türkiye’nin garantörlük hakkına hem de adadaki Türk varlığının korunmasına verdiği önemi açıkça ortaya koyuyor.
Bu duruş, yalnızca bir siyasi söylem değil; aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası hukuk temelinde Birleşmiş Milletler kararlarına ve garantörlük haklarına dayalı bir pozisyonu.
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları, deniz yetki alanları ve stratejik üstünlük mücadelesi dikkate alındığında, KKTC’nin varlığı Türkiye için sadece kardeşlik meselesi değil, aynı zamanda jeopolitik bir zorunluluktur.
Dolayısıyla, Kuzey Kıbrıs’ta seçimlerden çıkan her siyasi irade, Türkiye ile iş birliği yapmak ve ortak çıkarları savunmak zorundadır. Aksi bir yaklaşım, hem Kıbrıs Türkü’nün kazanımlarını hem de Doğu Akdeniz’deki dengeleri zedeleyecektir.
Erdoğan’ın vurguladığı en önemli noktalardan biri de seçim sonuçlarının Türkiye’nin Kıbrıs politikasında bir değişiklik yaratmayacağıdır.
Yani, KKTC’de kim göreve gelirse gelsin, Türkiye’nin desteği ve garantörlüğü baki kalacaktır. Bu, Kıbrıs Türk halkına verilen bir güvence olmanın ötesinde, aslında uluslararası camiaya verilmiş net bir mesajdır:
“Türkiye, Kıbrıs’ta geri adım atmayacaktır.”
Dolayısıyla, KKTC seçimlerini yalnızca iç politik tartışmalar üzerinden okumak büyük bir yanılgıdır. Türkiye ile birlikte hareket etmek, Kıbrıs Türkü’nün güvenliği, refahı ve uluslararası meşruiyeti açısından kaçınılmazdır.
Bugün, Kıbrıs Türk halkının iradesiyle şekillenecek yönetimler, Türkiye ile uyumlu çalıştığı sürece kazanımlarını artırabilir.

Sonuç olarak, Erdoğan’ın açıklamaları, Türkiye’nin Kıbrıs politikasındaki istikrarlı çizgisini pekiştirirken, KKTC’nin geleceğinin de seçimden bağımsız bir güvence altında olduğunu ortaya koyuyor.
Kıbrıs Türkü’nün huzuru ve Doğu Akdeniz’deki hakların korunması, Türkiye’nin kırmızı çizgisi olmaya devam edecektir. Bizden söylemesi…
Bu haber 22 defa okunmuştur

:

:

:

: