Dünya; baş döndürücü bir ivme içerisinde teknolojik değişme ve gelişme yaşamakta. İnsanların genç çoğunluğu da buna yakın bir hızla değişime ayak uyduruyor. Orta yaş grubu ise daha düşük süratle az da olsa biraz geriden giderek bu uyumu yaşıyor. Bizim gibi “Yaş almış” (yaşlanmayı kabullenmemiş kuşak) ise bu hızlı değişme ayak uydurmakta zorlanıyor. Egomuz “beceremiyor” sözcüğünü söylememize engel oluyor. Kıyısından köşesinden yakalamaya çalışsak da yetişemediğimiz yerde “Bizim zamanımızda her şey daha güzeldi “ diye başarısızlığımızı hasır altı yapıyoruz. Eşyanın tabiatına uygun olarak, yapay zekanın gelişimi ile teknoloji kullanımı paralel bir seyir izlediği ve biz gerisinde kaldığımız için burun kıvırıyoruz.
Ben de “Yaş almış “ gruptan olduğumdan bu tarz da bir yazı yazıyorum.
Yapay zekanın insanlara sunduğu yararlar yadsınamaz. Özellikle pozitif bilimlerde Tıp, astronomi, matematik, fizik ve diğerlerinin gelişimine katkısı çoktur. Yapay zekanın bilgi birikiminden ben de yararlanıyorum. Çok da işime yarıyor. Süratli bir şekilde bilgiye ulasabiliyorsunuz. Ancak bunların da her zaman doğru olmama ihtimali vardır. Benim yaşadığım bir tecrübe şöyle gerçekleşti. Sorduğum bir soruya iki doğru cevap verdi. Fakat bunları birleştirince yanlış bir öngörümle yaparak hatalı bir çıkarımda bulundu ve bana yanlış bir cevap verdi.
Yapay zekaya bilgileri yükleyip, insan şekline sokup danışman istihdam ettiğinizin veya asistan görevi yaptığının reklamını yapabilirsiniz hatta ona bakan payesi verip kabinenize alabilirsiniz. Onun bilgilerini doğru ve hızlı şekilde kullanıp, karar verirken hata yapmamak için yardımını alabilirsiniz. Ancak, hayatımızın içine bu kadar sokup insana alternatif gibi sunulmasını yadırgıyorum. Kabullenemiyorum.
İnsan etten kemikten, duyu organlarından oluşan canlı bir organizmadır. Göz, kulak, burun, dil, deri gibi duyu organlarına sahiptir. Beyin ise bunların faaliyetlerini organize eder. Öğrenme, hafıza, duygu ve düşünme gibi faaliyetleri düzenler. Sağlıkla ve davranışlarımızla ilgili düzenleme yapar. Karar verme ve problem çözme gibi yeteneklerimizi yönetir. Yapay zekaya göre avantajı sürekli kendini yenileyebilmesi, bilgisine bilgi katabilmesidir.
Dezavantajı ise yaşlanmaya başladıktan sonra fonksiyonlarının her yönden azalmaya başlamasıdır.
İnsan beyni; düşünme yeteneğine sahiptir. Bir yargıya varmak için bilgileri incelemek ve karşılaştırmak sonucu düşünce üretebilir. Bu düşünceyi üretmeden önce analiz yapabilir. Duygusaldır, karar verme sürecinde hisleri ile de hareket edebilir. Yaratıcıdır, sadece yüklendiği bilgiler doğrultusunda değil farklı etkenlerden etkilenerek birkaç olasılık üzerinde durup karar verebilir. Empati yapıp olaya karşıdan da bakıp en doğru kararı verebilir. Alacağı kararları çevresel, toplumsal, geleneksel etkenleri dikkate alarak ahlaki süzgeçten geçirerek verebilir. Olaylara sanatsal bakış açısı ile bakarak daha estetik ve nitelikli hükümler verebilir. Panik anında olguları değerlendirip o an için kendince en doğru kararı verebilir.
Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım” sözü insanlar için geçerli ise yapay zeka için şu geçerli olur. “İnsanlar bana bilgi yüklediği için varım” Değişik versiyonu insan “Akıl yürütebiliyorum öyleyse varım” yapay zeka “Aldığım bilgiler oranında akıl yürütebiliyorum öyleyse varım” Birincisi gözlem yapabilir, güncel, yeni olayları anında takip edebilir.
Diğer bir soru yapay zeka emperyalist, kapitalist sistemde büyük çıkar gruplarının menfaatleri doğrultusunda algı operasyonları ve bilgi bombardımanı ile toplumu istedikleri yöne kanalize etmek için kullanılabilir mi? Kapitalizmin çıkar gruplarının menfaatlerini artırmak için yönlendirme yapabilir mi? Ticarete bir ivme katmakta, tüketimi körüklemekte bu ise ekonomide büyüme sağlamaktadır.
En basit örnek; Midesini tam olarak doyuramayan insanlar en son model telefonları satın almak için kuyruğa girerek ekonomiye katkı da! bulunmaktadırlar. Suni zeka sanatsal alanda da “eser” ortaya çıkaracakmış. Resim çizecek, şiir, öykü, roman yazacakmış. Peki kendisine yüklenen bilgileri derleyip, toparlayıp ortaya çıkaracağı eser tümü ile aşırma (intihal) olmayacak mı?
Bu suni zeka bir sanatçı gibi duygulanacak mı? Çektiği acıları, mutluluğunu, aşık oluşunu, terk edilişini, ölüm duygusunu, yitirdiklerini, sevinçlerini
yapay resmine, şiirine, romanına aktarabilecek mi? Üzerine basılan yaprağın çıtırtısını. Gazze’li çocuğun gözlerindeki korkuyu. Ay tutulurken sevgiliyle öpüşmeyi. Başını omuzuna yaslayan torun ile dedenin ruhsal bütünleşmesini anlatabilecek mi? O hiçbir zaman daha önceden yazılmamış yeni bir şey keşfedemeycek. O hep çalıntılarla, aşırmalarla geçinecek.
İnsanlık yapay zekanın bilgi birikiminden yararlansın. İş yerleri, işletmeler hızlı ve doğru kararlarından faydalansın. Tıp doğru noktalarda onu kullanarak insanlığa sağlık dağıtsın. Yani her türlü nimetlerinden yararlanalım. Ama ona insandan daha fazla değer biçip hiçbir zaman insanın önüne çıkarmayalım.
Sağlıcakla kalın
SİZE KALSIN HER ŞEY BEN GİD(EM)İYORUM (şiirimden bir bölüm)
Savaşlar, ölümleri çocukların.
Mekanikleşmiş çizgi filmler
şiddet ve karanlık oyunların
emir eri
katil çocuklar, kalsın geride.
Din simsarları, algı bombardımanı
siberpunklar, galaksilerin savaşları
ardımızda kalsın.
Yapay zeka, internet, akıllı telefonlar
daha çok mal, daha çok satış, daha fazla kar
size kalsın.
Size kalsın
modernleştikçe yabancılaşma, yalnızlaşma
yerinde sayarak koşuşturma,
anksiyete, melankoli, depresyon
sizin olsun
maskeli balo.
Ve size kalsın
distopyanız,
bize ütopyalarımız yeter.