Güney Kıbrıs işgal edildi

Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz’in en hassas düğümlerinden biridir. Yıllardır Türkiye’nin adadaki meşru askeri varlığı, Rum yönetimi ve destekçileri tarafından sürekli “işgal” olarak lanse edildi.

Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz’in en hassas düğümlerinden biridir. Yıllardır Türkiye’nin adadaki meşru askeri varlığı, Rum yönetimi ve destekçileri tarafından sürekli “işgal” olarak lanse edildi.
Oysa bugün gelinen noktada, Kıbrıs’ın güneyi, bizzat Rum yönetiminin yanlış tercihlerinin sonucu olarak yabancı askerlerin adeta üssüne dönüştü.
İsrail’den Fransa’ya, İtalya’dan Hindistan’a kadar pek çok ülkenin askeri birlikleri Güney Kıbrıs’ta konuşlanmış durumda.
Yani Türk askerinin varlığına tahammül edemeyenler, dünyanın askerini adaya yığarak, gerçek işgalin kapısını ardına kadar açtılar.
Tarihte benzer örnekler az değildir. Irak, Suriye, Afganistan… Hepsinde yöneticiler, kendi güvenliklerini sağlama bahanesiyle yabancı güçlere kapı araladılar. Sonuç mu? Egemenliğini yitiren ülkeler, kendi coğrafyalarında söz sahibi olamaz hale geldi.
Bugün Kıbrıs’ın güneyinde de aynı tablo yaşanıyor. Üstelik bu durum, yalnızca siyaseten değil hukuken de ciddi bir çelişkiyi beraberinde getiriyor.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası açıktır: Adanın bağımsızlığını garanti eden ülkeler Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’tır.
Bu üç ülkenin dışında herhangi bir askeri varlığın adada bulunması, kuruluş anlaşmalarına ve uluslararası hukuka aykırıdır. Fakat Güney Kıbrıs yönetimi, kendi imzasını attığı bu temel ilkeyi hiçe sayarak egemenliğini çok uluslu askeri varlıklara ipotek etmiştir.
Rum tarafının en köklü partilerinden AKEL bile artık yüksek sesle “işgal altındayız” demeye başladı. Bu itiraf, Güney Kıbrıs’ın bağımsızlığını kaybettiğinin en açık göstergesidir.
Böylesi bir tabloda Kıbrıs sorununu kimlerle müzakere edeceğimiz sorusu önem kazanıyor. Karşımızda gerçekten Kıbrıslı Rumlar mı var, yoksa Fransa mı, İsrail mi, Amerika mı, Mısır mı, Hindistan mı?
Ortaya çıkan bu trajikomik manzara, Kıbrıs meselesini daha da karmaşık hale getiriyor.
Bugün adanın güneyinde söz sahibi olan Rum yönetimi değil, yabancı askerlerin himayesindeki çıkar gruplarıdır. Dolayısıyla Kıbrıs’ta gerçek çözümün yolu, yabancı askerlerin çekilmesinden ve garantör ülkelerin asli rollerine dönmesinden geçmektedir.
Aksi takdirde Kıbrıs, bağımsız bir devlet değil, küresel güçlerin kalıcı bir ileri karakolu olarak tarihe geçecektir. Bizden söylemesi…
Bu haber 56 defa okunmuştur

:

:

:

: