Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 80. oturumunda yaşanan sahne, dünya siyasetinin geleceğine dair çok şey anlatıyordu. İsrail Başbakanı Netanyahu kürsüye çıktığında, protesto eden delegasyonlar salonu terk etti. Geride sadece kendi delegeleriyle baş başa kalan Netanyahu, adeta boş bir salona konuşmak zorunda kaldı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 80. oturumunda yaşanan sahne, dünya siyasetinin geleceğine dair çok şey anlatıyordu. İsrail Başbakanı Netanyahu kürsüye çıktığında, protesto eden delegasyonlar salonu terk etti. Geride sadece kendi delegeleriyle baş başa kalan Netanyahu, adeta boş bir salona konuşmak zorunda kaldı.
Bu manzara, İsrail’in uyguladığı politikaların artık dünya kamuoyunda kabul görmediğinin en somut göstergesi oldu. İsrail’in yıllardır Gazze’de ve işgal altındaki topraklarda sürdürdüğü baskı, zulüm ve şiddet politikaları, yalnızca bölge halkını değil uluslararası toplumu da bıktırmış durumda.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında gerçekleşen görüşmede de bu eğilimin ipuçlarını görmek mümkündü.
Erdoğan, Gazze’deki durumun artık sürdürülemez olduğunu net bir şekilde ifade ederken, Trump da mevcut tablonun böyle devam edemeyeceğinin farkında olduklarını belirtti.
Bu açıklamalar, Washington’un bile İsrail’i koşulsuz destek politikasında bir kırılma yaşandığına işaret ediyor.
Netanyahu açısından ise tablo her zamankinden daha karanlık. Birleşmiş Milletler’e gelirken bile rota değiştirerek adeta tutuklanmaktan kaçınan bir lider görüntüsü çizdi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde hakkında açılabilecek davaların gölgesi, Netanyahu’nun siyasi hayatının üzerine çoktan düşmüş durumda.
Tutuklanma korkusuyla rotasını değiştirmek zorunda kalan bir başbakan, aslında dünyaya çok şey anlatıyor.
İsrail’in uyguladığı politikalar yalnızca Filistin halkını değil, dünya barışını da tehdit ediyor. Bugün BM kürsüsünde yaşanan yalnızlık, aslında sadece Netanyahu’nun değil, İsrail devletinin de politik yalnızlığının fotoğrafıdır.
Yıllardır ABD’nin desteğiyle kendisine uluslararası alanda kendisine yer açan Tel Aviv yönetimi, artık bu koruma kalkanının eskisi kadar güçlü olmadığını görmek zorunda.
Netanyahu, kendi ülkesinde de ciddi bir baskı altında. İsrail toplumunda artan ekonomik sıkıntılar, güvenlik endişeleri ve yolsuzluk iddiaları, Başbakan’ın siyasi geleceğini iyice tartışmalı hale getirdi. İçeride desteğini kaybeden, dışarıda yalnızlaşan bir liderin uzun süre ayakta kalması mümkün görünmüyor.
Bugün Gazze’de yaşanan insani dram, uluslararası vicdanı harekete geçirmiş durumda. Artık yalnızca bölgesel değil, küresel bir sorun haline gelen bu trajedi, dünya ülkelerini İsrail’in politikalarına karşı daha sert ve net tavır almaya zorluyor. Netanyahu’nun boş bir salona hitap etmek zorunda kalması, aslında İsrail’in gelecekte karşılaşacağı daha büyük diplomatik izolasyonların habercisi niteliğinde.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler’de yaşadığı yalnızlık, sadece bir anlık protesto değil, bir dönemin kapanmakta olduğunun göstergesidir. Netanyahu için yolun sonu göründü. Bizden söylemesi…